5
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
1877
Okunma

desen ki belanın kahrına çirkef bir çığlık düştü
susar yanık kaval sesinde notalar
adına kına yaktığım tenimde ağlar başı bozuk sevdalar
ve yığılır ellerime yüreğimde erittiğim dağlar
herşey tarumarken kıyamet arifesinde
rahat varmıdır mahşeri vicdana
söyle senden vazgeçmek zul değil mi bu cana
dilimin kelepçesi zindan vurgunu güneşler kundaklar
alın yazımda aşk illeti
yusuf’un kuyusunda ağlarken günahsız bir cenin
nasıl kıyarsın acımadan bana
söyle senden vazgeçmek zul değil mi bu cana
ne dersen de vebalim gibi ruhuma kazınmışsın
kaniat her doğurduğunda güneşi bin bir sancıyla
göbeği kesilmiş vakit gibi ilk çığlığımdasın
adın duayla okundu kulağıma
çınlarken asumanın kulakları kana kana
söyle senden vazgeçmek zul değil mi bu cana
kuytunda perde perde canım susar
mecnun bile şaşırmışken yolunu leyl’de
ben zifirinde nasıl yolumu bulurum
gözleri kamaştıran karanlığın varken
nasıl bakarım şavkına
ateşinde buz kesmişken bedenim
nasıl yanarım bilsen dona dona
söyle senden vazgeçmek zul değil mi bu cana
desen ki vebalin kahrına çirkef bir çığlık düştü
mevsimler vakitsiz geldi
kıyamet kıyamda bekler
israfilin sur’u yırtar kulakları
bu herc ü merc içinde
düşerse yolum dergahına
ölüm bir nefes içimdeyken
yüreğim tutunmuşsa sana
söyle senden vaz geçmek zul değil mi bu cana
NİLÜFER GÜR GÖKDEMİR
4 EYLÜL/2010
04.50
5.0
100% (4)