6
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1757
Okunma

Belleksiz saklı bahçelerin
Tende kuşluk vakti
İnce ince dokunmak vardı
Körpe sürgünlerine sevinin
Olmadı.
Yerinden edilecekti havanın kokusu
Tükenmeksizin sürecekti
Yüzen kuğu gösterilerimiz
Kirpiklerine gölge düşene değin.
Masal kahramanlarının hiç biri
Kendimize koşarken
Tutuşturduğumuz yürek yangınlarını
Yemin ederim ki söndüremeyecekti
Saatler çise çise düştü
Dolambaçlı çıkmaz sokaklarımıza
Kabaran narin ırmaklarımızın boy veren derinliklerinde
Ferahlayamadık.
Düş örtülerimizi ikiye bölen
Tekerlek izlerine karıştı çırpınışlarımız..
Kasırgadan beter mi beter umarsızlık
Nasıl da yerle bir etti
Kurduğumuz fesleğen kokulu şehirlerimizi
Oysa sana ne kadar da çok
Masum hasretler getirmiştim öteki kentlerden.
Şimdi enkazın neresinde buluruz
Kaybettiğimiz o eski şarkılarımızın notalarını?
Sahi,düşer miydi hiç dilimizden
Akıp giden bir yalancı zamandı
Kavrulan dudaklarımıza sinen vuslat
Kaçıp gitti ıraklara
Yetişemedik peşlerinden
Sessizce sarılmak kaldı geriye
Kaskatı kesilen bedenlerimizden
Yeter artık ağlama
Islatmasın bu kuşluk güncesini gözyaşların
N’olur sil gamzelerinden...
Necdet Arslan
5.0
100% (5)