0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1284
Okunma
çocuk gözler buğulu bakıyor,dalgın
hangi varlıktan nasıl yokluğa bürünmüş dünya
paramparça yürekler
susmanın azizliği ile
savruluyor tüm düşünce gücü ve anılar..
pişmanlıkların ardı ardına acele ettiği
geri gelemeyecek nice yaşam sinsilesi
toprağa düşüyor pınarlarımız
ve bedenimiz sabahın en erkeninde yollara...
düşlenen bu muydu?
dirildikçe yeniden ölmeye yüz tutan varlığımız mıydı?
hayat yolcuları ta baştan yorgun
kısa molalara hapseylediler umutlarını
korkuları büyüdü!
yürekleri un ufak,
’herşey eskisi gibi olsaydılar’ dile geliyor sık sık
sancılı yürekler hızla büyüyor
nefesin sesi ürkmüş yani
kelam etmeye bile hal kalmamış artık
umutlar-umutsuzluklara üleştirmiş adını
beklenen ve sabır edilen bu muydu
haykırmamalı mı haklılığı?
geçmeli artık kendinden gelecek
geçmişe bürünmeli taze duygular
düşüncelerimizde biz çırılçıplağız
kestiremedik !
hangi düşten nasıl uyanır
hangi sabahı simsiyah nasıl karşılarız
ellerimize dokunan eller kimin
kadınlığımız,erkekliğimiz nasıl da ertelenir oldu
köhne verandalarda....
nasıl da eridi benliğimizde,
insana dair ne varsa...
esra boyoğlu