20
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
1306
Okunma
Bir gül almıştın hani, yolda bir genç erkekten,
Sahi, ne yaptın onu, kuruttun mu Leylifer?
Taç yapmıştın bana sen, sepetteki çiçekten,
Yoksa o günleri sen, unuttun mu Leylifer?
El ele tutuşarak, yağmurları seçmiştik.
Karşıdaki kafede, iki salep içmiştik.
İçimiz ısınınca, kendimizden geçmiştik.
Yoksa o günleri sen, unuttun mu Leylifer?
Avuçlarımda elin, saatlerce durmuştuk,
Gelecek günler için, nasıl hayal kurmuştuk,
Çocuklarımız olmuş, adlarını vurmuştuk
Yoksa o günleri sen, unuttun mu Leylifer?
Kız olursa Dicle’ydi, erkek olursa Fırat.
Hani sen diyordun ya, benim içim çok rahat.
Tüm hücreme yazıldı, o an verdiğin berat,
Yoksa o günleri sen, unuttun mu Leylifer?
Mutlaka derdin evim, üç odalı bir ocak
Köşede şöminemiz, alevler kucak kucak.
Olmazsa olmazındı, bahçede bir salıncak.
Yoksa o günleri sen unuttun mu Leylifer?
Sözümüz değil miydi, bizi bize bağlayan?
Bir avuç yürekleri, kor ateşte dağlayan...
Söyle biz değil miydik, ayrılırken ağlayan?
Yoksa o günleri sen unuttun mu Leylifer?
Nacizane dizelerime ses olarak şiirime can veren Değerli şair dost
Sayın Durak Yiğit abime sonsuz şükranlarımı sunuyorum.