Okuduğunuz
şiir
8.7.2007 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
Orhan Veli'ye
Bir ses çınlıyor kulaklarımda Okuduklarım peşimden mi gelmiş ne; Duyuyorum seni Orhan Veli…
Şimdi sen… Bir bahar melteminde, Kendi ellerinden çıkma gökyüzüne bakıp, Mahvolmaktasın belki, Boğaziçi’nde…
Çek garipliğini ciğerlerine Orhan Veli… Çek! Çek!
Akşam olsun, Fıstık ağaçlarının ardından, Sen dinle şaheserini! Sorarlarsa, İstanbul de!
Ardından, Uyu! Ama Yatağında değil! Bir otel duvarına Yıllanmış bir dolma kalem gibi, Yaslanıp Sessizce, Dimdik… Uyu…
Veli’nin oğlu! Bilirim! Tarifi yok kederinin! Üstüne üstlük, Serde erkeklik de var! Ağla ağlayabilirsen bakalım… ……..
Yok! Olmuyor… Sen kederlerini... Bense seni, Anlatamıyorum Orhan Veli…
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Arkadaşlar yine aynı şeyleri tekrarlıyoruz. Şiir altlarında kurul ile ilgili OLUMLU ya da OLUMSUZ yorumlar görmek istemiyoruz. Bu konular ile alakalı onlarca forumda tartışıldı ve tartışılmaya devam ediliyor. Niyetimiz kimsenin yaptığı yorumu bu şekilde yönlendirmek değil. Sadece şiire özgü yorumları görmek istediğimizdir. Her beğenilmeyen şiirde bu şekilde tartışmalar mı olacak? Yok kurul şu şiiri seçti yok bunu seçmek için şunu yapın yok bunu yapın gibi serzenişleri lütfen şiir altlarında yapmayalım. Anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim.
Günün şiiri ile ilgili tartışmaları aşağıdaki forumdan devam edelim. http://www.edebiyatdefteri.com/index.asp?istek=forum&k=1221
Sevgilerimle
ANSIZIN tarafından 7/9/2007 12:14:19 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sevgili Erhan Kardeşim; İstanbul şairi değildir dememdeki kasıt sanırım anlaşılamamış. Evet Ankara'da vefat etmiştir. Buradaki özne şudur: Orda doğmuş orda ölmüş, ama bir yere mal etmek değildir. Ayrıca nezdinizde her hangi bir atıfta bulunulmadığını bilmenizi isterim. Ki; yazanı kusura bakmasın dedim. Şiirin seçilmesine serzenişim..
Sevgili Karya; Şiirleri kişiler günün şiiri seçilsin diye yazıyorlar demiyorum. Dikkatli okunursa; bu tarzda yazılan şiirler mi günün şiiri olacak, o halde kalemlere sarılın diyorum. Sanırım konu anlaşılmıştır.
''Yarın bir şair arkadaşımız her hangi bir şaire ithafta bulunarak şiir ya da metin yazarsa kırmızı kurdela alacak mıdır? O halde kalemlere sarılın ve bir Atilla İlhan, Nazım Hikmet, Necip Fazıl şiiri yazınız''
ATTİLA İLHAN...
bu sitede kimsenin günün şiiri seçilsin diye şiir yazdığını düşünmüyorum
nasıl böyle bir cümle kurma talhsizsilğini gösterdiniz bilemiyorum...
olumsuz eleştirileri çok severim kendi adıma,çünkü olumsuz gibi görünürler ama aslında yazına dına çok şey kazandıran da onlardır...
şiirde farklı bir söylem yok evet...öyle aman aman bir imge bir söz dizimi de yok...buna da tamam
lakin Orhan Veli'ye yazılan bu şiirin belki de en güzel yanı Orhan Veli'nin şiir anlayışına sadık bir üslupla yazılmış olması...
''sen ölmedin kalbimizde yaşıyorsun(misal olarak verdim)'' söylemi beklenmez elbet böyle bir şiirde.zaten bence şair de aman birileri beğensin de günün şiiri olayım diye yazmamıştır bence
kendince tüm samimiyetini dökmüş ve bizle paylaşmak istemiş
her şiir aynı noktadan vurmak zorunda değil bizi...hep imge,söylem ya da ne arıyorsak
bazen sadece samimiyet yeterlidir şiirin bizi vurmasına;bu şiir beni vurdu...şiirden anlamıyor olabilirim ama bir okuyucu olarak çok sevdim
sayımla
karya tarafından 7/9/2007 11:05:39 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bir seyin imkansiz olduguna inanirsaniz, akliniz bunun neden imkansiz oldugunu size ispatlamak uzere calismaya baslar. Ama bir seyi yapabileceginize inandiginizda, gercekten inandiginizda, akliniz yapmak uzere cozumler bulma konusunda size yardim etmek icin calismaya baslar"
Dr. David J. Schwartz Bilim adamlary pirelerin farkli yukseklikte ziplayabildiklerini gorurler. Birkacini toplayip 30 cm yuksekligindeki bir cam fanusun icine koyarlar. Metal zemin isitilir. Sicaktan rahatsiz olan pireler ziplayarak kacmaya calisirlar ama baslarini tavandaki cama carparak duserler. Zemin de sicak oldugu icin tekrar ziplarlar, tekrar baslarini cama vururlar. Pireler camin ne oldugunu bilmediklerinden, kendilerini neyin engelledigini anlamakta zorluk cekerler. Defalarca kafalarini cama vuran pireler sonunda o zeminde 30 santimden fazla zipla(ya)mamayi ogrenirler.
Artik hepsinin 30 cm zypladigi gorulunce deneyin ikinci asamasina gecilir ve tavandaki cam kaldirilir. Zemin tekrar isitilir. Tum pireler esit yukseklikte, 30 cm ziplarlar! Uzerlerinde cam engeli yoktur, daha yuksege ziplama imkanlari vardir ama buna hic cesaret edemezler. Kafalarini cama vura vura ogrendikleri bu sinirlayici 'hayat dersi'ne sadik halde yasarlar.
Pirelerin isterlerse kacma imkanlari vardir ama kacamazlar. Cunku engel artik zihinlerindedir. Onlari sinirlayan dis engel (cam) kalkmistir ama kafalarindaki ic engel (burada 30cm'den fazla ziplanamaz inanci) varligini surdurmektedir.
Bu deney canlilarin neyi basaramayacaklarini nasil ogrendiklerini gostermektedir. Bu pirelerin yasadiklarina 'cam tavan sendromu' denir. Bir insanin gelebilecegine inandigi en ust nokta, onun cam tavanidir. Cam tavaniniz hayallerinizin tavan yuksekligini gosterir. Insan inandigina denktir. Yapabilecegini dusundugu kadardir.
ve yaşadığımız bu çağda pirelere öğretilen ne yazık ki şairlerede öğretilmiştir,bir yere kadar zıplayan ve ötesini düşünemeyen aldıkları ödüllerle kendi iç patlamalarında mutlu mesut olan şairlerede... woods derki marksist eleştirinin olduğu yerde her şey geçerliliğini yitirir...ama hala birileri kendini sanatçı sayabilirler buda diyalektiğin özüdür işte;çünkü değişmeyen tek şey değişimin kendisidir...
bu site ve daha binlercesi her gün her gün pirelere 30 santimetre zıplamayı öğretmeye devam etmeyi bırakmalı,doğan hızlanın kulakları çınlasın,sevenleri çoktur
Tüm eleştirileriniz ve değerli yorumlarınız için çok teşekkür eder,gerçekten saygı ve sevgilerimi sunarım.Lakin;
Normalde,asla ve asla yazılan yorumlara cevap vermem,çünkü inanıyorum ki kimse kimseyi sırf laf olsun diye,"ben senden daha iyi biliyorum" gibi duygularla eleştirmez.Eleştirenlerse zaten kendini belli eder.Ama kesinlikle belirtmek istediğim birbaç husus var,bunlara değinmeden edemeyeceğim:
Birincisi Orhan Veli,bir İstanbul aşığıdır!13 Nisan 1914 tarihinde,Beykoz Ylıköyü'nde,İshak Ağa yokuşundaki,9 numaralı konakta doğmuştur.Öz ve öz bir İSTANBUL ŞAiRİDİR.Bir insanın vefat ettiği yer değil,doğduğu yer memleketidir.Ben de onunla aynı hisleri paylaştığım için,bu şiiri yazma gereği duydum.Amacım günün şiiri,ayın şiiri,yılın şiiri seçilmek değil,sadece Orhan Veli ile paylaştığımı düşündüğüm ve sizlerle de paylaşma gereğini hissettiğim duygularımı dile getirmek sayın Cumhur Karaca.Kimseden beklemediğim gibi sizden de alkış beklemedim.Ben bu hislerimin,sevgili Orhan Veli'ye ulaştığını düşünüyorum.Size de sonsuz saygılarımı sunarım...
İkincisi,Orhan Veli'ye hitap tarzımı eleştirilen değerli arkadaşlarıma da,belirtmek istediğim husus,şiir kendi içinde özgür bir alandır.Ben bir Orhan Veli Kanık'ı anma konuşması ya da onun şiirinin ustalığını,vazgeçilmezliğini anlatan bir metin yazmadım.Eğer yazsaydım;üstad,usta gibi yakıştırmaları da,yerinde ve ölçülü bir biçimde yapardım.Şiirim içinde,Orhan Veli'ye,"Çek garipliğini içine Orhan Veli...Çek..."dedim.Bu hitap tarzı,Orhan Veli'e yukarlardan seslenmek değil,bizzat onun en yakınından,aradaki birçok perdeyi kaldırmak,onu çok daha fazla yüceltmektir benim gözümde.
Üçüncü ve son husus da;sadece birkaç şiirinden Orhan Veli'yi anlattığım düşünülmüş,ona da birkaç cümle ile değinmek isterim.Öncelikle "Garip" akımı,Orhan Veli,Oktay Rıfat ve Melih Cehdet Anday'ın beraber başlatıp yürüttüğü bir akımdır.Her birinin tarzı farklıdır.Onları birleştiren unsur da,dillerindeki sadelik,halk ağzının ve kelimelelerinin kullanılmasıdır.Hatta Orhan Veli;"Bazı şair arkadaşlar,basit cümlelerin çok basit çıktıklarını zanenderler.İşte bu fikir değiştirildiği zaman bizim şiirlerimiz değer kazanacaktır" der.Ben de özellikle bu şiirminde buna fazlasıyla sadık kaldığımı düşünüyorum.Ve ben yalnızca Orhan Veli'nin bana hissettirdiklerini anlatmaya çalıştım.Orhan Veli'nin de,"Dalgacı Mahmut","İstanbul'u Dinliyorum","İstanbul Türküsü","Anlatamıyorum" şiirlerinden ve bir adet,yaşamış olduğu bir olayı tasfir etmeye çalıştım.Bir şairi anlatmak,onun her şiirinin,ona ithaf edilen şiir içinde sezilmesini gerektirmez diye düşünüyorum.Bu da benim seçimimdir.Eğer Orhan Veli'nin tüm şiirleri ve yaşam tarzı ile ilgilenmek ve bilmek istiyorsanız,siz değerli arkadaşlarıma,"Mehmet Fuat"ın Çağdaş Türk Şiiri Antolojisini,tavsiye ederim.Onun şiiri ile ile ilgili yorum ve değerlendirmeler Cemal Süreya'nın,Cahit Sıtkı'nın,Melih Cevdet'in ve bir çok değerli şairin ağzından direk oraya aktarılmıştır.Şiirim içindedi Orhan Veli şiirlerinin seçimime saygı duyulmasını isterim.
İmla kurallarıyla ilgili bahsettiğiniz noktaları göz önüne alarak bir daha şiirimi gözden geçireceğim.Ama bu şiir asla Orhan Veli şiirlerinden kelime toplanarak yazılmadı,bunu yazan arkadaşımın şiiri bir daha okumasını istiyor ve saygıya davet ediyorum...
Değerli yorumlarınız için çok teşekkür ederim.Bu yazdığımı bir cevap değil,bir hatırlatma,bir dipnot olarak kabul etmenizi hepinizden rica ederim...Saygı ve sevgilerimle...
Erhan Tuncer
Erhan Tuncer tarafından 7/9/2007 8:51:12 AM zamanında düzenlenmiştir.
Erhan Tuncer tarafından 7/9/2007 8:52:02 AM zamanında düzenlenmiştir.
Yorumlayan arkadaşların dikkatini çektikleri imla hataları dahi seçimin yanlışlığını anlatıyor olabilir. Üstüne üstlük tür aslı. Bir şiirde anlatım, ses, ritm vb. özelliklerinin bütünü olması gerekmekle beraber bunu görememenin üzüntüsündeyim. Kısa şiirler her ne kadar özünde az kelime ile çok şey anlatsa da, bunu başarabilmek kolay değildir. Bu bir metindir. Düz yazıya çevrilebilen çalışmalara şiir denilmemektedir. Nesir şiirlerini bundan ayrı tutmak lazım. Kaldı ki; nesir şiirleri imgele şiirleri de değildir. Sadece anektoddu. Orhan Veli İstanbul şairi de değildi üstelik. Tek şiir yada iki şiir temasına dayanarak yazılmış metindir. Veli"nin oğlu Ankara"da PTT çukuruna düşerek yaşamını yitirmiştir.
Yarın bir şair arkadaşımız her hangi bir şaire ithafta bulunarak şiir ya da metin yazarsa kırmızı kurdela alacak mıdır? O halde kalemlere sarılın ve bir Atilla İlhan, Nazım Hikmet, Necip Fazıl şiiri yazınız.
Bu güne kadar ilk kez günün şiirini eleştiriyorum. Yazanı kusura bakmasın. Ama burada günün şiiri lanse edildiğinde, yazanı artık eleştiriye de kapalı olacaktır. Çünkü burada kurdela alan şiiri her yerde resmedecektir ki; yanılgıların büyüğünü yaşayacaktır. Yazanı olan arkadaş; yazdıklarıma alınmayın ama daha iyisini resmettiğinizde ben de selam ve saygılarımı yollayacağım size. Diğer yorumlar gibi alkış tutamadım, üzgünüm..
Bir kere Boğaz içinde…,Boğaziçi’nde biçiminde olacak
“Duyuyorum seni Orhan Veli…” “Çek garipliğini ciğerlerine Orhan Veli… Çek! Çek!” ”Anlatamıyorum Orhan Veli…” tarzında seslenişler şiirsel değil,hatta düzyazısal da değil,Orhan Veli burada ,çok sevilen,saygı duyulan bir şair olarak görüldüğü için bu şiir yazılmış.Ona böyle yukarılardan bir edayla seslenilmesi şiire uygun düşmüyor.Kendi şiirinde “bir garip Orhan veli’yim “demesiyle burada ona öyle hitap edilmesi farklı şeyler.Çek garipliğini ciğerlerine üstad (veya usta) gibi sözcükler ,veya şairin bulacağı başka sözcükler,daha uygun düşerdi..Belki Orhan veli denmesi de uygun düşer,ancak buradaki söyleniş tarzı (şiir içinde ve kullanıldığı cümle içindeki anlamıyla) uymuyor. bu arada çok sık kullanılan -sen- adılı da kullanılmasa daha iyi olurdu.yerine bir şey kullanılmasına da gerek yoktu kanımca.
Şiirin tek özgün yanı,Orhan Veli için yazılmış olması.
Şair belli ki Orhan Veli’yi ve onun şiirini seviyor..O’nun gözüyle bakmış İstanbul’a ve duyumsadıklarını yazmış..Ancak birazcık gayretle ve özenle (Selin yıldız'ın uyardığı türden cümleler de bu özene dahil) daha iyisini de yazabilir
Serbest şiirden pek anlamam ama emeğe ve duygulara saygı duyar şairi tebrik ederim ki kulağıma hoş geldiğini söyleyebilirim. Bu arada bir dalgınlık sonucu oluştuğuna inandığım; "Üstüne üslük serde erkeklik de var" cümlesindeki üsTsüzlüğe dikkat çekmek istiyorum.Ayrıca sevgili Selin'in "Sen kederlerini anlatamıyorum bense seni anlatamıyorum Orhan Veli." ifadesine ve tespitine de katılıyorum.Sevgilerimle...
Ne yazık ki şiir diyebilmem münkün değil. Ne zaban ne ithaf. Anlatabilmiş mi şair Orhan Veli"yi, anlatabilmiş mi üzerinde tartışılan alıntı şiirleri. Konuyu Orhan Veli olarak anlatabilmek sadece ANLATAMIYORUM şiiri ile mi olabilirdi. Üzgünüm.. Şiir değil.. Yazanı emek vermiş ve kendilerince duyumsadıklarını aktarmış. Emektir. Saygı duyarım. Ama günün şiiri olacak başka şiirler var kanaatindeyim. Yazanı kusura bakmasın.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.