7
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
4922
Okunma

"Kenarın dilberi ne kadar salınırsa salınsın, ’nazlı’ olur da ’ nazenin ’ olamaz..."
Cenap Şehabettin
Her şey yakışırdı ona,
Her şeyi, o yakıştırırdı kendine…
Bakışı, gülüşü
Gidişi, duruşu
Ağlayışı, susuşu
Kızması, azarlaması
Çok yakışırdı.
Siyah boğmazdı
Beyaz fena durmazdı
Ama kırmızı! Ah, ah.
İşte ona başka yakışırdı.
Etek yakışırdı, elbiseleri de.
Pantolonu sevmesemde hanımlarda,
Ona yakışırdı…
Elleri melek kanadı,
Gözleri orman misâliydi.
Ayakları bile küçüktü,
Her ayakkabı yakışırdı...
Hele bir de
salına salına yürüyüşü yok mu
Mahalle hayran kalırdı...
Şarabı severdi, sevdirirdi de.
Sâkilik bile yakışırdı.
Şarabî gül saçlarıyla,
Sarhoşluğu bile güzeldi…
Şarkılar söylerdi, pek güzel.
En hasından sanat müziği,
Hele türküler, bir başka yakışırdı…
Sanırsın ki tüm şarkılar,
Onun için söylenmiş…
Küfür bile etse,
Ki usturuplu ederdi,
Pek yakışmadı derdim,
Ama düşünüyorum da şimdi,
Onu bile yakıştırırdı…
Mutfakta hoş görünürdü
Salonda bir başka
Hele hele, neyse. Neyse.
Bende kalsın daha fazlası...
Hicrânı güzelleştirirdi,
Vuslatı ayrı lezzetti.
Nazlı değildi asla,
Ama pek bir nazenindi...
Hâsılı kelâm,
Her şey yakışırdı ona da,
Bir hayırsız adamın
İkinci karısı olmak,
Hiç yakışmadı…
9 Haziran 2004 - İstanbul
5.0
100% (1)