Ben sana mecburum bilirsin.
Yanmış gibi,
Çöllerde yaya kalmış susuz yolcu gibi
Kayıp gibi,
Kaptansız rotasız gemiler gibi
Gece gibi,sabahı bekleyen hasta gibi
Özlem gibi,
Ana kucağına hasret öksüzler gibi
Şefkat gibi,
Başları okşanmayı bekleyen yetimler gibi.
Hayat gibi, ekmek gibi su gibi,
Yer gibi gök gibi
Hasret gibi,
Teskereyi bekleyen askerler gibi
Memleket gibi
Ağıt gibi, türkü gibi ,hoyrat gibi,
Ezan gibi vatan gibi vazgeçilmezsin sen bayrak gibi.
Çoşku gibi
Zaferden sonra söylenen marş gibi.
Ben sana mecburum bilirsin.

Bilirsin ki;
Hayat gibi,
Gam gibi keder gibi sevinç gibi
Ana gibi ,baba gibi, yar gibi,
Ağlar gibi.
Oyuncağını kaybetmiş çocuklar gibi
Güler gibi,
Bir tebessüm edişin gibi,
Masal gibi, kaf dağı gibi hayal gibi gerçek gibi
Ferhat gibi dağ gibi, , Mecnun gibi çöl gibi,
Ebedi sevgililer gibi
Rahmet gibi,
yağmur duasına çıkmış köylü gibi
Sevda gibi,
Ateşle pervane gibi
Gül ile bülbül gibi,
Şair gibi şiir gibi Yunus gibi odun gibi
Ben sana mecburum bilirsin.

Bilirsin ki;
El gibi,göz,gibi hizmet gibi,nimet gibi.
Çaresiz gibi,
Kanatları yaralı kuşlar gibi,
Tutunacak tek dalımsın beyaz bastonlu amalar gibi
Özgürlüğe hasret mahkumlar gibi
Can beden gibi et ve tırnak gibi
Elindeki gül gibi, köyündeki ekmek gibi,çorba gibi.
Ben sana mecburum bilirsin
Sensiz hiçbir şeyin anlamı yok gibi,boş gibi,
Herşey tadsız tuzsuz gibi

Ben sana mecburum bilirsin.
Bilirsin ki;

Tutku gibi kıtmir gibi.
Derviş gibi, tespih gibi, zikir gibi.
Kefen gibi,tabut gibi,ölüm gibi,şahadet gibi.
Bir dua gibi.
Ben sana mecburum bilirsin.
İyiki varsın,
Sen Allah’ın bir lütfüsün
Sultanım;