Solan bir sevdanın ardından
Gidişinden sebep
Sana dâir son yazılan
Sana bülbül dilinde,
aşk lisânında konuştum ey yâr
Karşımda naz eden bir
gül, bir bilinmez sırmışsın gibi
Sana yaktığım gazelleri yâr, bam telinde okudum
Gönlüne bir ateş, gözünden bir alev düşecek gibi
Sana unutulmuşlukların içinden çıktım da geldim
Kapını açınca boynuma sarılacakmışsın gibi
Sana, güzelliğine en duyulmamış nâmeler saçtım
Sanki âlemlerin en ve tek güzeli senmişsin gibi
Sana bir lahza dokunmaya kıyamadım istesem de
İncinirsin sandım, o en nâdide pırlantalar gibi
Sen benim tek mevsimimdin ey yâr, yazım, baharım sen
Yağan
yağmur, tane tane kar, tanrısal
güneş sen gibi
Zirvedeki sevdâların bitmezliğine inanırdım
Onlar ki, sarmalanmış iki bedende tek vücut gibi
Bizim sevdâmızın sonsuzluğunu hayâl ederdim hep
Sanki Hızır’ın elinden âb-ı hayât içmişiz gibi
Bu tükeniş bizdeki, bu yılgınlık şimdi, bu son neden
Yüreğinden kovulmayı hiç hayâl etmemiştim ki ben
Kanım senin adınla akıyor damarlarımda oysa
Kalbim sen diye atıyor, sen, hiç durmayacakmış gibi sen
Demek gidiyorsun şimdi ey benim nilüfer çiçeğim
Gidiyorsun demek, sırtlayıp tüm aldıklarını benden
Kapıyı çarpışındaki manâ ne kadar acı öyle
Sanki gidişine dâir tüm hatalar benimmiş gibi
Gönlünde yanan ateş sönmüş gibi,
sevdan solmuş gibi
Bu gidişin, bu son söz, geri dönmeyecekmişsin gibi
14.11.60
2:15
Sincan
A. K.