21
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
840
Okunma

Garsoon!
Buyur; bey kardeş
Bize boş bir yer yok mu?
Hiç, olmaz olur mu?
Gel kardeş
Şurası da, sizin için boş
Ağabeylerime de bir bak
Koş oğlum koş
Üçte, ağabeylere çay kap, gel
Çayları da, dörtleyip gel
Para da al, şu bey abiden
Aklı da başına gelmeden
Kaçıp da gitmeden
Ne edeceksin, hayatı çalışmayı
Daha çok, çokça daha erken
Gel otur;
Atıver tavlayı
Gör dünyada ki, onca türlü dalavereyi
Hayatta oynanan, her türden ikiyüzlülüğü
At bir yüzlüğü, çıkarsın hemen düzlüğü
İkiii... Kahve
Sade olsun bu ağabeylerime
İçinde çokça su konsun, enayilere
Aldırma
Gelen dayı, giden dayıoğlu dayı
Kâğıdını da çaldırma, çıkartma olayı
Önemsiz, hiçte bir şeye yaramaz alayı
Kalçasını da kaldıramaz
Hiç biride, adam olup da uslanmaz
Hepside sever türlü türlüce belayı
Bulutlu kör bir odadasın, ne edecin kalkmayı
Ha… Haa… Haaa… Haaaa
Yanlış oynadın be, ey ayı!
Çek bir fırttı, bitiriver artık çayı
Buyur; ağabey, buyur beyim, emriniz
Daha ne istersin bey kardeş, paşasınız
Mimar, doktor, avukat, memur neye yarar ki?
Gel otur sandalyeye, bir kalçanı dayan ki
Göresin hayat, duyasın yoktan feryat
Ömrünce oraya ayak at
Fakat
Kalmaz, hiçbirinde bu hayat
Bak ağabeyim, bak kardeşim, inanma
Ömürden giden boş zamana da, aldanma
Sen hep o tatlı kıvrak sözlere de kanma
Atıver; defa etten tutup da zarını
Boş ver, ar’ını
İşi gücü, düşünme malını?
Ne edeceksin, evde ki biricik karını?
Dinleme, o yıkıcı bomboş palavrayı
Gel otur;
Vur
Gözünün dikine tavlayı
Satın al, ahretine mal olacak belayı...
(24.04.2010)AZAP...
5.0
100% (12)