Karşı dağlara çöken kıpkızıl grup gibi,
Çöreklendi hasretin, içimden atamadım.
Yalnız kaldım içimde başladı boran tipi,
Fırtınalar dinmedi, henüz atlatamadım…

Odalarda aradım hayalini sesini,
Nasıl özledim bilsen sıcacık nefesini,
Bıraktım da ellerin kimini kimsesini,
Kimselere demedim henüz anlatamadım…

Sanki mutfağa girdin, bak yemek yapıyorsun,
Yok, yok hayır banyoda, çamaşır yıkıyorsun,
Konuşuyorum sanki sen beni dinliyorsun,
Hayır, olmadı inan, henüz alışamadım…

Bahçedeymişsin gibi, gülleri suluyorsun,
Görüyorum dibinde, otları yoluyorsun,
Bak işte bu olmadı, birden kayboluyorsun,
Ömrümdeki izleri henüz unutamadım

Yatağımdan kalkıp ta yönelince dolaba,
Bakıyorum gömleğe ütü olmamış daha,
Nasıl alıştım bilsen, sensiz soğuk yatağa,
Kâbuslar görüyorum, henüz uyanamadım…

Çerçevede devamlı gülen resmin vardı ya,
Bakamıyorum artık, boş çivili duvara.
Antika gaz lambası senden kalan hatıra,
İç dünyama yakıp ta henüz ışıtamadım…

Sandığını açtılar, yavruların geçen gün,
Bir tutam saçın çıktı, içinden bir de örgün,
Kazak şişlerin çıktı, sanki ben gibi yorgun,
Paketli kınaları henüz dağıtamadım…

Nasıl yaşanmış bitmiş, seninle koca ömür,
Sen olmadan bu gemi, deryada nasıl yürür,
Hani hep derlerdi ya, yaşarken de ölünür,
Yaşadım mı, öldüm mü, henüz anlayamadım...

Gönlündeki yer gibi, yerimi aç kabrine,
Yakınında olayım, değerse öldüğüme,
Umulur ki beraber, yolculuk çıksın bize,
Yol uzun, ama sensiz, henüz toplanamadım…

22.06.2007
Necati ŞİMŞEK
Ankara


Bu şiiri okuyan beyler, (Allah gecinden versin) bir an için gözünüzü kapatın ve eşinizin vefat ettiğini ve beraber çıktığınız yola yalnız başınıza devam etmek zorunda kaldığınızı düşünün... Tabii ki hanımlar da tam tersini düşünebilirler...Ben düşündüm, bu şiir çıktı...