2
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
836
Okunma
öksüz bir rivayette
saçlarından taradığım kurdeleler bükülüyor yastığıma
kokun taşıyor geceden
içim gömülüyor
kollarından akıp içtiğim suya...
bilerek uzak kalıyorum huzurdan
ömrümden geri kalanı
örselenmiş hançere sunarak kasten
gidiyorum
iman ile temizlemeye kalkıştığım zamanlardan
sildiğim numaraları geri arayıp
tavandaki mumlara üflerken doğum günümde
duvarda bulduğum yoldan yeniden ölmeye gidiyorum...
nasıl görmek istiyorsan öyle bırak_madığın bir yer gibi
kirlenmiş yüzümü de alıp
çocukluk kırıntılarımı topluyor gibi
gelecek güzel günleri
bensizliğe geçen vapurların
biletsiz martılarına bırakarak
çekiliyorum asrın mağlupları gibi
ardıma
taşıması hafif sebepleri ağır bu ganimetten
sana ne bıraktıysam cömertlikten değil
seni içime döken geceye
dudaklarıma dikilmiş anı
günün en yorgun saatlerine
dilsiz bir çocuğa emanet dileklerimi...
ve;
anadoludan imanlı bir fert azaldı diye
zapt geçerken minyatür dünyan
bir kent bırakmış olacağım sana
gerçi bu kent zavallı
gerçi bu kent az gelişmiş
taşra...
gerçi yalvar yakar ayaklar altında
ama
kırk yıl yıkasam geçmez yüzümdeki kiri...
bakma yana yana gittiğimden bahsediyorum
hiç öfkesizim
hatta bir hamal gibi yüküne taparak
gözlerinden dönen bakışlarımdan
birikmiş tüm kargaşaları kapaklanıp sırtıma
bu hikayenin terli satır aralarına sıkıştırıp bildiğim şairleri
sustuğuma benzeyerek gidiyorum...
13/10/2009 (venamıri)
5.0
100% (1)