7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1039
Okunma
mum gibi titrek umutlarım
kayboldu sevda yalanlarında
bu gece karanlık
bu gece esir düşmüş yalnızlık
uğruna aşk savaşında
yazgısına hapsolmuş söz oyunları
silinmiş
bitirilmiş
anılarda ne varsa
bu gece
ay bana küsmüş
yakamozum uzak diyarlarda
yıldızım gülmez olmuş
yalnız kalmış bahtsız çobanlar
ağaçlar suskun
yapraklar terketmiş sahiplerini
nice gönüller kazınmıştı köklerine
dokunuşlarıyla işveli
nice kederleri barındırdı
o haşmetli gövdelerinde
bu gece
duvarlarda çığlığı sessizliğin
bana büyülü masallar anlatır
çaresizce
dudaklarında yası kimsesizliğin
ağıtlar yakar
ölüme davetkar
ninnileriyle
garip bir huzur var sesinde
acısı sinmiş besbelli rengine
karasında asalet
kırmızıda büyük bir leke
çağırıyor beni
en cürretkar sözleriyle
çıkmazlarım meşale oldu
vazgeçişlerimse bir avuç sebep
huzurundayım işte sonsuz karanlığın
titretir
vicdan azabı bıraktığım yazgıların
yürek acısı emanete hayınlığın
gözlerinle beni uğurladın
sen !! işte oradaydın
sessizlik pusu kurdu
ağıtlar tükendi
çaresizlik haykırdı
geç kaldın
aklımda son kalan
dudaklarından dökülen
bana yazılmış mısralarındı
papatyalar düşerken ellerimden
tacıma yükledim hepsini
bu cihanda yeşertemediklerim
senden kalan vazgeçemediklerimdi