29
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
3928
Okunma


Yeni girmiş dördüne belikleri ibrişim,
O meş’um gün içinde sen idin ilk görüşüm.
Aradan yıllar geçti gittiğin köy aralı,
İlk görüşümden beri bende yürek yaralı.
Hazân’da son mevsimde keşke gelmez olaydın,
Büyüdüğün o yerde mutlu, mesûd kalaydın.
Yetimlik gölgesini düşürürken bahtına,
Kıymetini bilmeyen çıkacakmış tahtına.
Bana acımıyorsan geçen günlere acı,
Yıllar sonra bulup da başına taksam tâc’ı
Tâc’ı, tahtı bırakıp keh-keşânlara gittin,
Yaşamak haram diye nice yeminler ettin.
Duydum ki yaşamışsın yıllarca keş-hane’de,
Ayak sesini bekler peymâne gûş hane’de.
Gelmeyecek bilirim son demimde yanıma,
Vuslâtını beklerken kasteyledin canıma.
Gözyaşımın izi var izini sürüp gelsen,
Neler neler çektim ben hasretini bir bilsen.
Nûr-u âyinen imiş şuh-i sitem-kâr bana,
Dökülen gözyaşlarım inan bergüzâr sana.
Her sabah her seherde yüz sürdüm yazdığına,
İnanmak istemedim makberi kazdığına.
Senin kazdığın yere can atarım girmeye,
Yalnız ömrümü değil canımı da vermeye.
O kısa gün içinde ne çok sevmişim seni,
Acı, hasret ve keder dünden bitirdi beni.
Yeter ki sen mutlu ol her çileye razıyım,
Ta ezelden yazılmış Berzâhdaki yazıyım.
Nutfeye can düşerken düşmemişsin sen bana,
Meğer bel bağlamışsın iki kapılı han’a.
Bir kapıdan girenler öbür kapıdan çıkar,
Yedi katı bulunan azab-ı câhim yakar.
.............................................Kardelen26
5.0
100% (13)