0
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
892
Okunma
( SARICAKAYA-08.08.2004 )
Elde çanta, yol gezeriz yazları;
“Haçka Yaylası”nda yorduk dizleri,
“Mustafa Baba”nın tatlı sözleri;
Çekti bizi yaylalara; yayladık,
Çay başında yârân ile çayladık...
“Haçkalı Hoca”dan almış izini;
“Mevlüt Baba”nın dinledik sözünü..
Kaçınca terâzilerin vezîni;
Deprem oldu, kıtlık oldu; ağladık,
Nâdim olup; Hakk’a gönül bağladık...
Geçip gitti dostun dosta garazı,
İşte, aşta, hîle-hurda marazı,
Vezînini bulur bulmaz terâzi;
“Hoca Baba Dergâhı”na damladık;
“Vird-i Sübhân” eksiğini tamladık..
Taş atımı minareler görünür,
Dere, tepe câmilere bürünür..
Tüm yaylalar misk-ü anber sürünür;
Üstümüze sine sine kokladık,
Hamdi, şükrü az gördükçe çokladık..
Rehberi olanlar dağları aşar,
Rehbersiz kalanlar; düz yolda şaşar,
Bîçâre kalınca; gözleri taşar;
Mürşî’din izinde, izler izledik;
İzinin sonunda yolun gözledik...
Ayaklar Allâh’a ulaşsın diye,
Allâh Boyası’na bulaşsın diye,
Cennet-i Âlâ’da dolaşsın diye;
Ayağın peşinde, yollara daldık,
Rahmet Pınarı’ndan nasipler aldık...
Sözümü bitirem; Dinleyin hele!
“Dermânın arayan, Mürşide gele!
Dertleri dağları aşsa da bile”;
Diyerek Sılaya doğru yollandık;
“Dallı Mustafa”yım; yine dallandık!!
Mustafa SUNA
Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğret./ ESK.
5.0
100% (1)