4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2311
Okunma

Gılgamış…
Beşbin yıllık bir destan
Destanlaşır yazıya geçer
Ebediyet şerbetini içer
Henüz Musa doğmamış
Kızıldeniz yarılmamış
İsa’ya binli yıllar var
İnsanlık Furkan’ı arar
Yolu gözlenir Muhammed’in
İzi izlenir şairlerin, bilgelerin
Uzun uzun uzundur hep destanlar
Yazılıp yayılmasa nasıl bilir insanlar
Sözü ustası söyler
Hak müptelası dinler
güzeli de çirkini de biter,
Destan bile olsa sözün,
Gılgamış bile olsa kahramanı
Ölsün yeter
Tanrıların Gılgamış için belirlediği alın yazısı gerçekleşti.
Toprağın altında karanlık
Ona (umulur)bir ışık gösterecek;
İnsanoğlunun geleceğe bırakmak üzre yaptığı
Anıtlardan hiçbiri onun yaptığıyla kıyaslanmayacak.
Yiğitler hem erenler
Gökyüzünde Ay’a benzerler
Önce büyür ve parıldar
Sonra solup giderler.
İnsanlar O’nun için diyecekler ki
Başka kim onun kadar kudret ve kuvvetle hüküm sürdü
Onsuz kalan gönüllerde ışık olmayacak
Ey Gılgamış
Gördüğün düşün anlamı buydu
Ölümsüzlük alın yazın değildi
Senin
Hem hiç kimsenin
Ruhun kederle kaplanmasın
Sıkılıp bunalmasın
Bunalma ki
karşılık olarak
Bağımlı kılıp bağımsız bırakma iktidarını
İnsanlığın karanlığı ve aydınlığı olma gücünü
Halk üzerinde eşsiz bir üstünlüğü verdi sana
ilahlar
Kaçıp kurtulmanın olmadığı çarpışmalarda
Geriye dönüşün imkansız olduğu akınlarda
Seni hep zaferle taçlandırmadı mı kaderin
Ne var ki
Sakın sakın gücünü kötüye kullanma
Adaletle davran çalışanlarına
Halkın için hükmünde doğrulukla yürü.’’
Gılgamış uzandı kalkmamak üzere yatağa
Kullab’ın efendisi uyanmayacak bir daha
Kötülüğü alt etti ama yine de dönmeyecek
Tepeden tırnağa silahlıydı ama kalkmayacak
Bilgeydi yakışıklıydı ama yine de gidecek,
geriye gelmemek üzere topraklara yatacak
Dağa gitti gelmemecesine
Kader döşeğine yattı kalkmamacasına
Renkli sedirden dönmeyecek bir daha
Halkının arasına
Yedisinden yetmişine kadar susmak nedir bilmedi kent halkı .
Etten kemikten yaratılmış kim varsa o kadarı ağıtlar yaktı.
Yakılan ağıtlar göğe ağdı
Konuştu sonunda Alın Yazısı .
Zokayı yemiş balık gibiydi
Gılgamış
Yatıyordu hareketsiz döşeğinde
Tuzağa düşmüş ceylan gibi yazık
Namtar;
İsanlık dışı varlık çökmüştü üstüne
Şu eli ayağı olmayan ölüm meleği
Et yemeyip su içmeyen NAMTAR.
NİNSUN ‘un oğlu
İnsanlar arasında eşine rastlanmayan yiğit hükümdar
Efendisi ENLİL’e karşı kusur etmeyen
Ulu Gılgamış
İşte böylece ayrıldı yeryüzünden
Sana sunulsun övgülerin en üstünü
Bütünü
ey
GULLAB’ın efendisi
ey
GILGAMIŞ…
İlahlar verdiğini geri almasın
Destanını okumayan kalmasın.
5.0
100% (3)