44
Yorum
9
Beğeni
0,0
Puan
3457
Okunma

Şimdi söylee mutlumusun
Melekler diyarında
Bense avunurum resminle
Umudum yok yarınlarda
Bilirim ki toprak soğuktur
Toprak nemlidir
Ben sarmayınca buzdan duvar olur sırtın
Yoruldum sensizlikten riyakarlıktan
Bekle be gülüm
Vuslat yakındır
..
Gürcan Koç - Melekler Diyarı
Anneme ..
Hepimizin yüreğindeki eksikliğin adı olan şevkate
Bir anne yüreğinin dokunuşu ne kadar hafiftir..
O annedir,
Anne hep çocuğunun düşlerine arka çıkar ve destekler..Evladının düşleri yarım kalmaz ve hiç bir acı dokunamaz yavrusuna..
Evlat belki 40 yaşına gelir ama anne yüreğindeki savunma hiç bitmez, tam tersine korkularına sahip çıkar anne ve özlemin kokusunu yitirmez yanındayken bile yavrusu.
O anne ki,
Yüreğindeki en büyük acıyı, hissettirmez, kendi ile bölüşür
Yavrusunun en büyük korkularını sırtlar o güçsüz omuzlarında..
Benim annem ki,
En büyük korkum babamı misafir etmiştir masum yüreğinde,
En büyük nefretimi hissettirmemiştir ve aynı mahzunluğuyla iki yüreği barıştırma çabasındadır merhametiyle.. o benim annem "bitanecik annelerimiz"
(Yıllar sonraki kayıplara baktığımda baba sevgisizliği dışında anne sevgisinede hasretin elleriyle kurban gittiğimi anlamam oldu.Altı kişilik bir aile bölünerek yavaş yavaş sevgisizliğe itilmiş ve 10 yıl sonra annemin gurbete misafir olmasıyla o eksikliğe nasıl tahammül ettiğimi, şimdi annemin tekrar sılaya gidişinde o yapayalnızlığa mahkumiyetimi anladığımda,katlanılması zor bir duygu sardı benliğimi)
...Şiirin temasını kavramanıza yardımcı olacağım bu açıklama ile bir taraftan hıçkırıklarıma teselli arıyorum ve hayatın anlamsızlığına anlam bulmaya itiyorum hasretimi
Asıl gurbet yokluğunmuş anne! gittiğinde anladım
Özlemin mazlum sürtüşünden, sarkarken sol yanımdan kayıp
Soyunur oldu kucaktan kucağa hasretine öfkeli sancılar
Şevkatinin beyaz yoksunluğundan, ayaklarıma dolandı çarık
Filiz filiz dönerdi göğüs kafesinde
Anaların beyaz gömleğinden,
Yudum yudum merhameti ..
Damla damla biriktirilen ömürden
Her köşe başında oturmuşken, bir gardiyan
Kurak umutların bekleyişlerinden çoğalırdı
Hayata adanmış sabırların keskin nefret yelesi
Kaç adım da tırmalarken hayat suyu, beyhude zamanları
Takatsiz düşe kalka emekler, hayallerinde umudumun dizleri
Yakası kavuşmayacak yabancı zamanlarımdan
Kovalarken hala dizginlenmeyen düşünceleri
Sımsıcak düşlerimi kollayan göğsünde,
Misafir etmiştin korkularımın asi işgüzarını
Korkularımdan sıyrılıp sevgine soyunduğunda fikirlerim
Duyguların bedenleri tomurcuklanıp, sabahlara..
Şafaklara açıyordu hür ama çekingen gövdelerini
Düşe kalka yoksulluğumdan, vuruluyordu
İnadından bir milim yakına sokulmayan özlemin
Ve artık çiğnemekten yoruluyordu yalnızlığım
Yarım yamalak emzirilmiş öksüz tebessümlerimi
Bir yanından tökezliyordu bu defa, güle ağlaya sabrım
Bitsin artık avuçlarımda sızlayan yüreğin
Dağınık yataklı bedensizliğimin,
Son bulsun cirit attığı kahırlı voltaları
İkram edilmiş acılar sunuldu
Senden ve benden öte de kesildi gırtlağı
Çırpınan özlemlerimizin kanatlarına
Vuruldu haksız bıçak darbeleri
Nimetlerimin kan ter limanından seyrediyorsun beni anne!
Ümidinin yeni doğmuş çocuklarını yormuşsun gözlerinde
Ben kaybedişlerimde en çok sevgini bilemiştim bileklerime
Ve dualarınla helalleşip, mecalsiz tutundum ezberlediğim gurbete
Tek derdim kazanamayacağım bir yarıştı aslında
İflas etmiş doğrularım, kapandıkça umutsuzluk peçesine
Ve sürdükçe yalanların toprağına ihtiyarlamış yüzlerini
Her mum başından tutuklu ayrılırdı bir şeref, gitgide
Vefa borcunu yazmış bir hayat bekler, dargın yaşamak ezber
An be an yasaklanır dilimin altında buruşturduğum adaklar
Öyleyse mutluluk bir tesadüf, kaale almaz yürekte çaresizlik
Delişmen bir felek kilitlerse çekmecede, dimdik umutlarımı
Artık aydınlatamaz azıksız ömrümüzü, köhne saçlı kılavuzlar
Hüzün