Bir tepe üstünde dalgın bir adam
Yollara bakıyor belli dilrüba
Saçları kırlaşmış yorgun bir adam
Yaşı da sanırım elli dilrüba

Çok sevmiş demek ki yürekten candan
Ne hale getirmiş sevdiği handan
Ayırmasın Mevlâm,Hâk’tan izandan
Gözleri ağlıyor selli dilrüba

Yaklaştım yanına derdini sordum
Anlattı her şeyi birazcık yordum
Yürekte sevdadan çok acı gördüm
Bir bilsen hoş sohbet dilli dilrüba

Genç yaşta birine sevisi akmış
Yıllarca ardından ağıtlar yakmış
Her gün gelip bur/da yollara bakmış
Sorduğu turna da telli dilrüba

Ayağa kalkınca gözü karardı
Baktım da haline işi çok zordu
Elinde kırmızı bir mendil vardı
Bergüzarı mendil allı dilrüba

Tebessüm ederek adını sordum
Ellerine bakıp birazcık durdum
Diğer elinde de solmuş gül gördüm
Tuttuğu gülü de dallı dilrüba

Off diye haykırdı bir nara attı
Diz üstü çöktü ve tüm gücü bitti
Renkleri de solmuş mektup uzattı
Mektup, çok eski ve pullu dilruba

Onun için sevda amansız şoktu
Dinliyor mu diye şöyle bir baktı
Sırtında sağlam bir cekette yoktu
Havada hafiften yelli dilrüba

Sevda vurgunudur şimdi o yürek
Güle güle dedi hafif gülerek
Lüzumsuz dertleri derdi bilerek
Sevdanın bir yanı çöllü dilrüba

Sadık Dağdeviren
Aşık Lüzumsuz
ETEK YAZILARI
DİLRÜBA:Gönül kapan,gönül çelen
HANDAN:1- Şen, neşeli.
2-Gülen, gülücü, güleç, sevinçli.
İZAN:1-Anlayış, anlama yeteneği.
2- Şaka, yapmacık. 2. Bilerek, özellikle.
BERGÜZAR:Yadigar,hatıra olarak alınan birşey