ÜRKÜTMESİN SENİ
Dağların yüceliği,
Korkutmasın seni, Yolların inceliği, Ürkütmesin seni. Yolcunun kılıcıyla nefesi, Tırmanır çatık kaşlı dağlara, Zirveye ulaşmak da var, Bir adım atamamak da… Hak yol için bir an düşünmezsen, Slogan halkasını boğazına geçirirsen, Yuvarlanırsın aşağı tepetaklak, Tabana yıldırım gibi indiğinde, Ne ağız bulursun, ne de kulak… Kalbin çalışmazsa söner hayatın, Karanlıkta başıboş gezip durursun, Bir yudum için çalmadık kapı bırakmazsın, En sonunda umutsuzca zehirli hapı yutarsın. Kapılar suratına çarpılır bir bir, Seni yok edip eritir ensendeki kibir. Ümit dalların kurur sönmüş ocakta, Dilin tat almaz olur güzelim dudakta, Dimağ; hâlâ medet umar yutakta, Tâ ki ruhun toz oluncaya kadar Yuvarlandıkça yuvarlanırsın batakta, Umutla ulaşmaya çalıştığın hedef, Seni kil gibi eritir, hayatın ortasında. Yüksekten uçmak gayet hoş olur, Sarhoşluğun girdabında boş olur, Yüzdürür insanı hayal dünyasında, Eritip yok eder cehaletin kimyasında. Kalp ve ruha kramp girme endişesi, Alı kor seni akılsız başın düşüncesi. Yüksekten düşmenin bedeli, Seni yollara çakıl taşları gibi dizmektir. Buna ister razı ol, ister olma! Bu zulüm yüklü hayatın hedefi, Aklını başına almayanı sinek gibi ezmektir… 08.03.1992 Konya |
Aklımızı başımızı alamadık alabilsek keşke Tebrikler