(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hasret duygu seli olup akmış dizelerden... gözyaşlarım la ıslandı dizeler...Çınar bey çok etkilendim yürekten kutluyorum sizi... sevgiler...saygılarımla
Sevgili Çınar Göle oldukça güzel anlatıma sahip bir hüzün şiiriydi… Ki hüznü hasrete yüklemek elbette hüznü birkaç artırdı bence…
“Kızıl bir gün batımı İzmir'de..”
Kızıl… Aşkımsı renk… Ve gün batımı… Hele ki İzmir’de… Kızıl, gün batımı ve İzmir… Of derim ben, of… Kordon boyunda izlemeyenler bilmez bu of’un kudretini… Ya da kavrayamaz… Deniz, gökyüzü ve birleşim noktasında kızıl bir hüzün (güneş)… Evet, hüzün… Bana hep hüznü anlatır o an… Ve elbette hüznüm ile birlikte yüzüme yayılan yaşamışlığın verdiği bir tutam gülücük…
“Yakalamak için uzatıyorsun ellerini, ha tuttun ha tutacaksın.”
Ha tuttun ha tutacaksın… Neyi? Elbette aşkımsı rengi ki bununla birlikte aşkı…
“Dirhem dirhem içine işleyen bir sızı.”
Burada ise dizelerde aşkın verdiği titremsi sızı var… Ve belki de tutamamanın verdiği bir iç burukluğu…
“Bir bakıyorsun, avuçların gün batımı yanığı..”
Bir bakıyorsun, avuçların gün batımı yanığı… Gün batımı… Kızıllık… Aşk… Hüzün… Hepsi birden… Mağlup olmuşluk…
“Sevimsiz bir haziran akşamı gölgesi, korkularını bırakmak için dolaşıyor, hayalet misali düşlerinin sahillerinde..”
Sevimsiz… Haziran akşamı gölgesi… Ki bu hiç de hayra alamet değildir… Korkular ardı sıra düşlerinin sahiline hücum eden…
“Bir dalgınlık, ..............bir panik. Sızını mı düşünsen, .......................korkuyu mu düşlesen. Bir kararsızlık ki sorma gitsin..”
Bir dalgınlık, bir panik… Sızı… Korku… Aşk… Ayrılık… Bir kararsızlık anı… Ki başrolünde her ne kadar sen varmış gibi görünsen de yan karartersindir sen… Aşk ve ayrılık… Ana karakterler…
“Diline doluyorsun sarmaş dolaş bir sevda türküsü, gözlerinin kıyısında uzaklardan bir memleket, içine yığılmış bir serseri hasret..”
Sarmaş dolaş bir sevda türküsü… Ve bu gönlüne serpiliyor… Gözlerinin kıyısında uzaklardan bir memleket… Ve içine yığılmış bir serseri hasret… Kilit kelime içine yığılmış… Bitiren beni ve seni hasretime denk düşüren…
“Dalıyorsun, .........sulanıyor yeşili, filizlenip,boy vermesi için. Kim bilir diyorsundur şimdi, kaç bahar izin verecek, özlem kokulu sıla çiçeklerinin açmasına, .....................................................aşk kokmasına..”
Özlem kokulu sıla çiçekleri… Aşk kokmak… Ve kaç bahar izin verecek… Kim bilir belki de cevap sende… Sözü edilen sen… Ya da sen’in sözünü eden ben’de…
“İlk yalnız doğum günün bu, hüznün masasında kutladığın. Elinde kör bir bıçak, gecenin karanlığını kesmeye çalıştığın.”
Elinde kör bir bıçak… Gecenin karanlığını kesmeye çalıştığın… Baştan sona hüzün kokan bir dizeler grubu… İlk yalnız doğum günün hüzün masasında kutladığın…
“Biliyorum şimdi diyorsun ki; Nasıl olacak, .................nasıl dinecek bu hasret sanki ölüm.. Sen de bilmelisin ki; Burada da hasretin adı sensin gülüm...”
İşte şiirin güzelliğini taçlandıran bir son… Burada hasretin adı sensin… Varsın orada adı ölüm olsun…
Tüm bu güzellikler şiirde var olan daha yerinde kullanılan noktalama işaretleri ile çok daha güzelleştirebilirdi… Dikkat edilirse her satır sonuna konulma zorunluluğu varmışcasına konan noktalama işaretleri biraz fazla hissi uyandırdı bende…
Noktalama işaretlerinin çok fazla ve her satır sonunda kullanılması haricinde şiir tam anlamı ile hüzün ve hasreti anlatıyor ve yaşatıyordu Sevgili Çınar Göle… Tebrikler…
oralarda da rüzgar en serin ellerini saçlarına doluyordur, hasretin yüzü yine boynunda uyuyordur, sen uyurken yine karanlık alnından öpüyordur... ben gülüm ben... nöbetteyim bilsen, bilsen hasrete nasıl sarıldım, görsen, yok yok görme sen bilmezsin, bilme..
yüreğinize sağlık Çınar Bey, çok güzeldi, hüzün usulca yazılardan çıkıp yanımıza oturuverdi. tebrikler.
avuçların gün batımı yanığı.. Sevimsiz bir haziran akşamı gölgesi, korkularını bırakmak için dolaşıyor, hayalet misali düşlerinin sahillerinde.. Bir dalgınlık, ..............bir panik. Sızını mı düşünsen, Tebrikler Sevgili Çınar Bey… Hasret dokulu dizelerde söz yalın ve ne güzel dillenmiş içinizdeki sesleniş… Sevgi ve başarı dileklerimle…
Hasretin adı sen. Hasret o kadar tırmanmış ki zirveye, şiir bile vuslat hayalinde. Kokuyor buram buram... Başaklar boy veriyor, İzmir ağlıyor. Şiir bitiyor, Lakin izi kalıyor. Hasretin adı vuslat olsun artık. Sevgiyle...
Hasret,duygu,sevgi dolu muhteşem dizelerdi.... Özlem aşk ateşini körükleyen bir rüzgâr sa demek ki özlem in anlamı daha özel oluyor. Özlemlerininiz vuslata ermesi dileğiyle... Yüreğinizde umut ve sevgi tomurcukları yeşeri kalsın daima...Kutluyorum...Saygılar...
Çınar bey harikaydınız yine sabah sabah hüzünleri yığdınız kalbime...çok önceleri söylediğim bir söz vardı benim de ''adını hasret koydum geleceğin yok senin'' sevgi ve saygılarımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Cevap Yaz