15
Yorum
4
Beğeni
5,0
Puan
1522
Okunma


Kristal kışlar kırılacak ve dökülecek yazların üzerine,
-boğulacağım baharın urgansı doğumunda-
Simsiyah bir güneş kaplayacak senin şehirlerinden,
Birkaç üzgün adam fotoğraflayacak önce
bir bez parçasıyla örtecekler soğuk bedenimi sonra.
-tam burada-
seni sen bile duymadan öptüğüm yerde:
Kristal kışlar kırılacak ve dökülecek yazların üzerine..
-ayinsel melodiler bahçesinde tahtadan bir kulübe-
içerisinde boğulmuş mevsimlerce ölmüş sevenler:
Ben; dervişlerin kaleminde bir na’t;
Sen; sofuların dilinde acı bir tat,
içimde boğulmuş mevsimlerce ölmüş sevgiler..
içinde boğulmuş mevsimlerce yazılmış bir na’t..
Kristal kışlar!
Kristal kışlar söyleyemez şarkılarını beyaz kiremitlerde
-siyah bir leke gibi öpersin şeytanı durduk yere-:
öylesine siyah,öylesine alkolik,öylesine devşirme,
Anlamaz sultanlar,demir padişahlar,yedi cihan yakan padişahlar;
-Kristal kışlar kırılacak ve dökülecek yazların üzerine..
Bir meleğin kırbacına takılmış şehir,
-durur senin öfkeli cinayetinde-
Ölürüm,ölürüm dirileceğimi bile bile
aşkın kovboy silahlarıyla oynadığım ruletinde
Paris’e benzer bir şey bu,bitebilir hayat
-üçüncü sokaktaki kötü kadınlar otelinde-
Bir meleğin paslı eteğine takılmışım,
-dururum ucunda –
Ölebilirim artık,
Konstantin şahidimdir :
-senin öfkene benzeyen şehrinde-
-Kristal kışların baharları öldürdüğü vaktinde..
Çağatay OLGUN (Vica Pota,2009)
5.0
100% (9)