Arabam çok eski, yokuşları çıkmıyor,
Topuklasam gazını, gıkı bile çıkmıyor,
Güzel kızlar bile, artık ona bakmıyor
Yetmiş beş modeldir benim muradım...

Tangırtıdan kulaklarım artık duymuyor,
Ne kadar bassam da frene, durmuyor,
Zamanı geçti, modern çağa uymuyor,
Eskiden; mersedesdi benim muradım...

Boyasını sorarsanız, hepten döküldü,
Tavanı aşağıya doğru, biraz büküldü,
Şaşası eğildi artık, beli de büküldü
Eskiden; jet gibiydi benim muradım...

Yeniyken rengi güzeldi, şimdi soldu,
Yağan yağmurdan, içine sular doldu,
Önceleri yaptırırdım, paramsa boldu
Eskiden, kız gibiydi benim muradım...

Ben sağa kırsam da, o hep sola gider,
Satmaya kalksam bile kaç para eder,
Kulağı duymasın, belki zoruna gider,
Eskiden, lort arabasıydı benim muradım...

Basarım gaza, nedense yollar bitmez,
Ben acele etsem de, asla hızlı gitmez,
Ömür biter belki de, zamansa yetmez
Eskiden, yel gibiydi benim muradım...

Silecekleri eskidi, artık camı silmiyor,
Farları yanmaz, gece gündüz bilmiyor,
Her tarafı çürümüş, yüzüme gülmüyor
Eskiden; tay gibiydi benim muradım...

Marşa basınca, kolay-kolay almıyor,
Motor yağ yakınca, içinde kalmıyor,
Hurdaya vereyim desem, o da almıyor
Eskiden; altın gibiydi benim muradım...

Bozulunca, bana yollarda neler ettin,
Bazen seninle, bazen de yaya gittim,
Sen, SAVCI’nın kahrını az mı çektin
Eskiden; sadık yârimdir benim muradım...
SAVCI