0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1475
Okunma
Gel afacan, melek yüzlü hareli çocuk
Gel yetimim, yüreciği ezelden yaralı çocuk
Bana arkadaş ol; bu gün seninle
Farklı dünyalara yelken açalım.
Ben kırlangıç olayım, adım özgürlük
Sen bir ak güvercin ol, desinler barış.
Mavi gökyüzünde kanat çırpalım
Ufuklardan ufka yapalım yarış.
Çam kokuları yayılsın Kazdağları’ndan
Bir tarafta Ege’nin meltem esintisi
Çapa yapan Yörük’ler çığlık çığlığa
Bizi görüp şaşırsın üzüm bağlarından.
Dağın yamacındaki şu uzak köyde
Bir telaş var, yönelelim oraya
Dudak büksün köylüler; bu kırlangıç-güvercin
Neye güçleri yeter! merhem olmaz yaraya.
Köyün kenarındaki tek katlı metruk evde
Doğum sancısı tutmuş, bir gelin var sedirde.
Boncuk boncuk terleyen, telaşlı ürkek gelin
Daha vaktin dolmadı, boşa çığlık atarsın
Dileğimiz odur ki; seni Allah kurtarsın.
Sen bakma ak güvercin, yaraların depreşir
Yüreğini kavi tut,
Yoksa minik bedenin, bu yükü nasıl taşır
Rahmetli anneciğin, yine böyle bir günde
Sana son bir kez bakıp, kokladı uzun uzun
Elinden kayıp düştü, kana bulanmış bezin.
Dağın doruklarında bir bulut kaynamakta
Şu kayanın dibinde kaynayan gözelerden
Çocuklar hem su içiyor, hemi de oynamakta.
Şu yöne bakar mısın? Bir duman yükseliyor
Kül rengiyle kaplamış, mavi göğü deliyor.
Başı dumanlı olan sadece ben sanırdım
Nice dertliler varmış, demek ki ben yanıldım.
Başımı döndüren ne? Dumanımı çalan kim
Söyle bana ey çocuk, derdime kimdir hekim.
Onulmaz dertlerim var. Sancısını çeken ben
Bu mavi gök yüzünde dert ortağım yalnız sen.
Hadi dönmeden önce şu kaynayan gözeden
Soğuk bir su içelim, yarpuzlar arasından.
Özgürlük- barış dile, emir gelsin Yüce’den
Kurtulalım birlikte bu gönül yarasından.
Çanakkale 23/12/2009