0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1091
Okunma
Her gönlün bir beklediği var;
her martı kanadının altında bir deniz…
Ve her balıkçı çocuğunun
babasının ardından bakakalan gözlerinde,
küskün bir mürekkep rengi,
bir adanın kuytusunda
düş hevenkleri asar fırtınalardan.
Sevdası adresine hiç gelmeyecekler;
o pencereden bu pencereye
bekleyen, bekleyen, bekleyenler!
Size muammaya açık duran ufuklar,
bir çağrıdır,
balıkçı çocuğunun tutkusundan.
Çaresizler için korunacak bir şey değil can.
Halatlarından çözülüp
gittikçe genişleyen, hırçınlaşan sularda,
seyri daim bir tekne olmak var;
bir auroranın hipnozunda…
Bu kalkışımıdır bedenin;
elin, ayağın, kaşın, gözün,
dişin, tırnağın…
Yürek boğucu ve dar!
Parça parça kendinden atlamak var!
Bu düpedüz organize bir kaçış
kendi gardiyanından…
Kuşandığın kalemlere sevdan
“Üçüncü Şahsın Şiiri”ni yazdırmadan.
Hatta kaçamazsan,
hicaz bir efkârla onursuzca yalvarmak bile var:
“Sevemez kimse seni benim sevdiğim kadar.”