11
Yorum
3
Beğeni
0,0
Puan
2212
Okunma
Bazen hayalet olunca kimsesizliğim
Ve düşürünce elimden bütün oyun bilir yeteneğimin kırılgan
bilyelerini
Ve galiba üç oda bir salon kalabalığıyla cezalıysam
Odam her evden gitmek istiyorsa birde
Tuhaf ama her ziftli caddede kadın ayaklarından izli
Evime gel
Sırrıyla
Çağırıyorsa
Yeni yetme sadakatimi
Tedaviyse bu neşe
Afrodizyaksa
Her ruj
Rimel
Çapraz dekorlu naylon çorapların tanrısıysa kadın
İlkel mazeretimse
Akıl almaz
Keratalığım
anlarım ki artık suçum büyük
perdeleri kalınlaştıran arafçısıyım
günahların
gözle
görülmeyenin ardında kalan kadarım
Ve sen melekli kanat izi tutmayınca aklımdan beni
en güzel manzarımızdan kurtulduk
Çok isterdim arka bahçemde bekleyen atlarımın olmasını...
Ve boş banklarımın yanında
Çekirdek çıtlatıp
Baloncuk yapınca duasız cikletlerinden
Filistinli çocuğun endişesinden habersiz ergen kavim
Büyüdükçe sivilcesinde ki melalsiz irin
Bir leman dergisi kalıntısı sanınca
Acı tebessümümü
Kendinden saymasıyla
Yaralanınca mimiklerim
Bir daha
Sevemedim
Cennetle müjde’siz ar’sız
Baharların
El yordamıyla çoğaltılmış çocuklarının annelerini...
Git gide iyiye gidiyor kalbimin benzi
huyumun kuru sıkı vehimleri azadedir kuraklıktan
Annemin ılık dualarıyla emzirdiği sütten
Çalakaşık
Yağmurlar iniyor
Aklımın antikor heveskarlığına
Ve çağdaş bir dille de olsa
Hiç Allah ’a tanrı neden demediğim geliyor aklıma
Uslu bir kusurla iliştiriliyorum kalbime
Minnacık adını ve tabi ki denizi
Eski baharları kışa ihbar etmekle suçlanıyorum
birde
ruhumla bedenim arasında ki
yedi fark nedir cevapsızlığının
tek faili meşhuru
olmakla
kimsesizliğimin adına
zamparalıktan
hayal meyal çekiyorum
keratalığımı
arsız bir öpücükle suluyorum fahişelerin
kulak arkası güllerini
arka bahçemde ki
hayalet
atıma binip
dönüyorum
kimsesizliğime...
kendime sensiz dedirtmiyorum...