Kılavuzu para olana her kapı açıktır. shakespeare
GldnIşk
GldnIşk

Uzun Yürüyüş

Yorum

Uzun Yürüyüş

( 3 kişi )

6

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

1843

Okunma

Uzun Yürüyüş

Uzun Yürüyüş

1990 Aralık ayında Zonguldak kenti haftalar boyunca neredeyse işçilerin yönetimine geçmişti.
On binlerce işçi her gün kentin içinde yürüyüşe geçiyor, yürüyüş sonunda
Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) genel başkanı Şemsi Denizer işçilere hitap ediyordu. Sokaklar ve meydanlar işçilerin büyük coşkusuyla çınlıyordu.
Polis hiçbir yerde görünmüyordu.
Devlet yoktu. Zonguldak işçilerin kentiydi!

Bu muazzam hareketliliğin ardında, hem toplu sözleşme pazarlığında tarafların anlaşamaması, hem de dönemin cumhurbaşkanı Özal’ın ve onun hakimiyetindeki ANAP hükümetinin, madenleri kapatma niyetini açığa vurmuş olması yatıyordu. Ağustos ayında hükümet kömür ithalinde gümrük fonunu kaldırmıştı. Kasım ayında toplu sözleşme görüşmeleri devam ederken Devlet Bakanı sendikayı teslim almak amacıyla madenleri kapatma tehdidini ortaya atmıştı. Devlet “gruplu çalışma” olarak bilinen sistemi tasfiye etmek istiyordu. Bu sisteme bağlı olarak çalışan işçiler, dönüşümlü olarak, bir süre madende çalıştıktan sonra bir süre de köylerinde kalıyorlardı. Sistemin tasfiyesi 15 bin işçinin işini yitirmesi demekti. Çalışma Bakanı, (bir KİT olan) Türkiye Taşkömürü Kurumu’nun (TTK) artık bir ekonomik işletme değil, bir “sosyal işyeri” haline geldiğini iddia ediyordu. Çünkü TTK zarar ediyordu. Oysa bunun ardında, devletin 20 yıldır, Zonguldak’a, bırakın modernleşme yatırımları yapmayı, madenlerin sağlıklı ve güvenlikli biçimde kullanılabilmesi için asgari olarak gerekli olan idame yatırımlarını bile yapmaması yatıyordu.
Madenleri kapatma tehdidi, Zonguldak’ın 32 bin 500 işçisinin sokağa atılması, aileleriyle birlikte yüz binlerin aç kalması ve Zonguldak kentinin tarihsel bir çöküntüye uğraması demekti.

İşte bu ölüm kalım mücadelesinde Zonguldak madencisi, ailelerinin ve başta esnaf olmak üzere bütün kent halkının da desteğiyle Türkiye tarihinin en büyük eylemlerinden birine girişecekti.
Madenciler, haftalarca Zonguldak sokaklarını, kapatma tehdidinin baş mimarı Özal’ı kast ederek “Çankaya’nın şişmanı, işçilerin düşmanı” sloganıyla çınlattılar.
Hükümet hiçbir ciddi adım atmayınca da sendikanın önderliğinde Ankara’ya yürümeye karar verdiler.
Bu, bazen yapıldığı gibi, otobüslerle belirli bir mesafe gittikten sonra kent merkezinde yürüyüş yapılan eylemlere benzemiyordu.
Yüz bin kişilik yürüyüş kafilesi dört koca gün boyunca, Zonguldak’tan İstanbul-Ankara yoluna kadar yürüdü.
Geceleri yollardaki kasabalarda konaklanıyor, sabah olunca kafile gene yola düşüyordu. Dağ taş madencinin sloganlarıyla yankılanıyordu.
Kafile Ankara yoluna ulaştığında bir jandarma barikatıyla durduruldu. Yüz bin kişilik yürüyüş kolunu, hele morali böylesine yüksekken, hiçbir barikat durduramazdı.
Ama sözde sosyal demokrat sendikacılar, GMİS yönetimini ve başkanı Şemsi Denizer’i yürüyüşten vazgeçmeye ikna etmek için oradaydı.
Sendika yönetimi bu büyük işçi ordusunun gerisin geriye Zonguldak’a dönmesine karar vererek Türkiye’de sınıf mücadelesinin önündeki büyük bir fırsatı harcamış oldu.

Ta Osmanlı’dan beri alışmıştı madenci (1908)
Hakkını almak için olmuştu direnişçi

Birçok yoldaşını da bu uğurda kaybetti (1965)
Alpagut ocakları bu olaya şahitti

Bir dargın bir barışık epey yıllar eskidi
İşçilerin hakları sömürüyle eridi

Derken gün geldi çattı karar verdi işçiler
Kadın erkek demeden yollara döküldüler (1991)

Uyanmıştı Zonguldak haykırıyordu özden
Kömürden sürmeleri silmemişlerdi gözden

‘’Bu ocaklar bizimdir’’ dedikçe korkuttular
Miting alanlarını tek yürek doldurdular

Dize geldi sendika işçiye mecbur uydu
Savunmak zorundaydı görevi zaten buydu

Ve dört Ocak gününde Zonguldak yürüyordu
Çankaya’nın Özel-i bu da fazla diyordu

Yirmi beş bin kişiyken oldular yüz binlerce
Devrek’te mola verip sarıldılar kardeşçe

Köylünün ekmeğini aşını paylaştılar
El ele tutuşarak halaya karıştılar

Dorukan’da kesildi ilk kez işçinin önü
Hazırlıklıydı işçi düşünmüştü bu günü

Var güçle direndiler ‘’sattırmayız’’ sözüyle
Dediler ‘’dönemeyiz Ankara’ya git söyle’’

Dellerderesi’ndeyken yollar yine tutuldu
İki yüz emekçiye kelepçeler vuruldu

Sendika tamam dedi bahanesi hazırdı
Onca yolu almışken geri dönüş başladı (112km)

‘’Canlarım’’ diyen lider meğer imzayı atmış
Namını arttırırken işçisini kandırmış

Böylece alın teri beş paraya satıldı
‘’Uzun yürüyüş’’diye sadece namı kaldı

Direnişin sonrası Zonguldak unutuldu
Madenler özelleşip patronlara sunuldu

Odur budur çaresiz suskunlaştı işçiler
Sesini çıkarırsa bilirler ki, işsizler.

16 Kasım 2009
Gülden Işık

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (3)

5.0

100% (3)

Uzun yürüyüş Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Uzun yürüyüş şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Uzun Yürüyüş şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
GldnIşk
GldnIşk, @gldnisk
4.7.2015 00:50:54
beğeninize çok teşekkür ederim...zaman darlığından bu sitede fazla kalamıyorum ama şiirimde gördüğüm yorumlarınıza hayli seviniyorum...sevgi ve saygıyla, selamlar Zonguldak tan..
sapancalı
sapancalı, @sapancali
21.2.2011 20:50:03
5 puan verdi
Cumhuriyet tarihinin, işçi direnişlerinde mihenk taşlarından biri, güzel kaleme alınmış tebrikler.
AZAP
AZAP, @azap
6.2.2010 18:50:40
umuta yolculuk bazen umutsuzluğa olur...duyarlılığınıza çok tşkr...esen kal..
Etkili Yorum
gizemlikartal
gizemlikartal, @gizemlikartal
10.12.2009 02:11:09
5 puan verdi
SAYENIZDE BIR KEZ DAHA BELLEKLERDEKI HATIRALAR YENIDEN ANIMSANDI
MADENCI OLMAK KILOMETRELERCE DERINlikeRDE ALIN TERI DÖKÜP EMEK HARCAMAK
VARI YOGU.... EKMEGI SUYU.....OLANCA GÜZEL DUYGUYU ARKADASIYLA PAYLASMAK
HER NE KADAR ALABILDIGINCE ZOR OLSADA CALISMA SARTLARIM......
BANA HELALININ ÖZÜNDEN BÖYLE BIR RIZIK NASIP ETTIGINDEN DOLAYI
SANA SONSUZDUR HAMD-Ü SENAM vede SÜKRANIM

GURBETTEN HEM MEMLEKETIME HEMDE MEMLEKETIMIN DUYARLI KALEMINE
BIR MADENCIDEN EN ICTEN SEVGILERLE

umutyolcusu
umutyolcusu, @umutyolcusu34
10.12.2009 02:05:03
5 puan verdi
Maden ocakları ne canları yok etti bir ocak kaç ocak söndürdü dile getiren yüreğiniz dert görmesin saygılarımla
UNALAN
UNALAN, @unalan
9.12.2009 20:27:29
Maden ocağının dibinde hava yok, su yok, oğlun bile.. yok. Yüreğine sağlık şairim. İşçinin en sabırlısı, en kahırlısı madencilerimizi çok güzel bir şiirle yad etmişsiniz. Saygımla...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL