Şimdi eğri oturup doğru konuşalım:Olmuş ama olduğuna pişman ettiler. Turgut Özal'ı diyorsanız, sizin de bildiğiniz üzere komploda gitti, değil mi?! Kürtlere el uzattığı için...
Lütfen birşeyleri dostdoğru bilip öğrenip yiğit meydanına atılalım. Selemetle...

Sayın Makman;
Keşke dileğiniz yerine gelse de Türkiye Halkı; din, dil, ırk, mezhep.. farklılığı demeden yürek birliği, toprak birliği, bayrak birliği... sağlanabilse. Benim kin ve nefretim beni herzaman dışlamaya, ezmeye çalışan, fırsat buldukça hakaret ve zülmü ardına komayanlara. Ve nihayetinde kendi devletimize özlem duygusunu hissettirenlere... Saygı ve dua ile.

Sizler kör-kütük tepeden inme bir yorum yapmışsınız anlaşılan. Şiirin girişinde isimsiz kahramanların kim olduğunu yazdım.

Sükut...

Uzun ve açıklamalı yazını okudum. Ben seni sadece genç ve edebiyata gönül vermiş, yetenekli birisi olduğun için kolluyordum. Ne kimliğin, ne milliyetin ne de dini inançların, siyasi görüşün umurumda bile değildi. Ben bu topraklar üstünde yaşayan herkesin kardeş olduğu inancındayım. Bırakın 3000 yıl öncesini, ne zorluklarla kürt Türk demeden elele omuz omuza verip almadık mı bu vatanı düşmanların elinden? Birlikte yaşamak değil miydi amacımız? Neden şimdi ayrılıklar başlıyor? Biz sizleri dışlamadık, kız aldık kız verdik. Kendi kanımızı taşıyan Kürt yeğenlerimiz torunlarımız olmadı mı? Dedelerinizin cahil kaldığını söylüyorsunuz, ben Amasyayı bilirim, annem İstanbul’dan gelin olup geldiğinde köyde okuma yazma bilen sadece babam varmış, kadınlara elbise denilen şeyi bile bilmiyorlarmış. Yani cahillik meselesi sadece doğuya has bir durum değildi. Yazılı edebiyatınızdan bahsediyorsunuz. Kürtlere ait bir sözlüğünüz var mı bilmem, kaç kelime ile yazılı edebiyat bırakacaktınız? Benim bildiğim 600 kelimelik bir zenginliğiniz var, bu da asırlar öncesinde Karacoğlan’ın kullandığı kelimeler kadar ancadır. Kaldı ki eskiye dair divan edebiyatı haricinde bizde de yazılı belgeler yok. Padişahlık zamanında halk tamamen dışlanmış, sadece belirli kesimler ileriye yönelik eserler bırakmışlar. Ozanlarımızın deyişleri kulaktan kulağa bizlere ulaşmıştır. Bulunduğunuz bölgelerin gelişmediğini söylüyorsunuz, eskileri bırakın onlar geçti gitti. Emin olun sizler yoksulluk çeken bizlerden daha iyi durumdasınız. Eğitime gerekli önemi vermiş olsaydınız okulları yakmazdınız, öğretmenleri öldürmezdiniz. Kaç tane üniversite bitirmiş ağabeyiniz, ablanız doktor, öğretmen olduktan sonra gelip sizlere hizmet veriyor söyleyebilir misiniz? Düşüncelerinize katılmam mümkün değil, kabul etmem hiç mümkün değil, şiiri daha sonra eleştiriye cevap vererek siz bu yola soktunuz. Malazgirt savaşında ve diğerlerinde sadece ölenler sizlerden miydi acaba? Ama şimdi kurulmuş bir düzeni yıkmaya çalışanlar, bölmeye çalışanlar ve onların destek verdiği terörist guruplar haince tuzaklarla çocuklarımızı öldürüyorlar, ve bizim seçtiğimiz insanlar da onlar mağdur diyerek bizim iki katını ödediğimiz elektiriği bile sizlere bedava veriyorlar ta ki ahırları bile ısıttıracak kadar hor kullandıklarını bile bile. Sizlerde bulunan hastahane sayısı batıdaki çok büyük şehirler dışında daha fazladır. Sizlere gereken tolerans tanınıyor ama kıymet bilmiyorsunuz. Biz ayrım yapmıyoruz ayrılmak isteyen sizlersiniz. Bana bile sizler dedirttirdiğinizden belli değil mi?
Şayet sadece şiirini asıp gitmiş olsaydın sana başarılar dilerdim. Bu konuyu buraya taşıman büyük bir hataydı. Sana destek veren ben hata yaptığımı düşünür oldum. Tekrar söylüyorum kimliğin milliyetin hiç önemli değildi, gençtin hatta çocuk denecek yaşta gençtin, yetenekliydin destek olmak istedim. Bu konulara bir daha girmemek şartıyla, buraya taşımamak şartıyla destek olmaya çalışırım, ama en küçük ters bir sözün daha olursa bir daha yüzüne bile bakmam haberin olsun. Tercih senindir.

Pek kıymetli Hocam;
1-Yazdıklarınız hususunda yerden göğe kadar haklısınız. Kürtler ve Türkler omuz omuza verip İslam için Bizans'ı halt etmiş olabilirler. Ama üst kimlik dediğiniz "Türklük" için değildi.
2-Malazgirt Savaşıyla Osmanlılar tarafından alınan o bölgeler; o savaştan sonra daima tampn bölge olarak kullanıldı.
Ben de size tarihten bir demeç sunayım:
Yavuz Sultan Selim babası gibi daha batı seferlerine çıkmadan evvel Doğu Anadolu Bölgesini İran Şahı Şah İsmail'e karşı güvene almak ister. Savaş için yetersiz olduğunu görünce Kürt Emirliklerinden yardım ister ve isrediği yardımı alır. Tabi Sultan Selim zaferleri neticesinde bulundakları yeri yani Kürdistan'ı tamamiyle kendi yönetimlerine vereceğini vadeder.(Bunun delili Kürtleri Osmanlıya bağlayan ve Sultan'ın sözcüsü Şeyh İdris-i Bitlisi'nin yazdığı tarihte mevcuttur.) Savaş zaferle neticelenince Sultan sözünü yerine getirir. Lakin o huzurlu dönem çok sürmez. Sultan'dan sonra Kürdistan'ın diğer tafarında kalan ve Osmanlılar arasından olan biten bütün savaşlar orda kısımda kalan Kürdistan'da yapılır. Bir nevi her iki devletler arasında daima bir tampon bölge olarak kullanır. Ve her zaman hasar gören Kürdistan olur. Bunun içindir ki; Kürt Yazılı Edebiyatı gelişmemiştir. Genç yeni nesil hariç ihtiyarlarımız cahildirler. Daha bunun gibi nice hazin neticeler...
3-Türklerin misafir olması mes'elesine gelince; daha Türkler oralara kaçmadan evvel Kürtler 3 bin sene boyunca orada yaşıyorlardı. Hal böyle olunca neden bu gerçek inkar ediliyor? Neden kendi öz yurdumuzda bize paryalık yaşatılıyor? Neden Edebiyatımız inkar ediliyor? Neden Kürt dili inkar ediliyor? Neden bizler daima katledildik? Dersim'de, Lice'de, Munzur'da.. daha nice yerlerde. Neden köylerimiz yakıldı? Soruyorum Hocam; HAKSIZLIĞA KARŞI KOYDU DİYE ÖZ DEDEMİN CESEDİ NEDEN YAKILDI? NEDEN!..
Hocam;
Keşke birlik ve beraberliğimiz yine sağlansa. Yine omuz omuza verip İslam düşmanlarına tek yürek topyekün baş kaldırsak. Ama bakıyoruz ki; kardeş halk yani Kürtlerin kaderi daima sürgün daima katl, daima ezilmek daima dışlanmaktır. Ama "ARTIK YETER" diyoruz. Kendi öz yurdumuzu, öz yurdumuzda kendi dilimizde eğitim, kendi yakılan köylerimizi.. istiyoruz.
Ben bir gerçeğe değindim ve yazdıklarım gerçek.
Hocam bu hamur çok su götürür.
Ben sizin düşüncenizi bildiğim halde size daima sonsuz saygı ve sevgi gösterdim. Çünkü siz beni dışlamadınız ve yardımlarınızı eksik etmediniz. Keşke bizleri dışlayan bir miletin bütün fertleri sizin gibi olsa. İnşaallah siz de beni böyle kabul eder; bir oğlunuzmuşum gibi, kardeşinizmişim gibi davranmaya devam edersiniz.
BİZ SAHİPSİZ BİR HALKIN ÖLÜ ÇOCUKLARIYIZ.

sevgili Manzuman..

siz de bilirsiniz ki özellikle hassas konularda sanal platformalar bazen meramımızı anlatmakta yetersiz ve de kısır kalabiliyor..verdiğiniz cevap ilgimi çekti ama anlamak açısından emin olmak istedim..siz şimdi anadoluda kürdüyle lazıyla çerkeziyle türkmeniyle rumuyla elele gönül gönüle yaşayan biz Türkleri misafir olarak mı adlandırıyorsunuz acaba?

şayet öyleyse sevgili şair bizler zaten dünyada misafiriz..ve dünya hepimize yetecek kadar da büyük..ve güzel ülkemin güzel insanlarının misafir ve evsahibi ayırımından çok huzura ihtiyacı var sizler de bilirsiniz..

aynı dilek ve temennilerde olma umuduyla..

selamlarımla..

Aklı başında olan kişi misafir olduğu yerden kendisiyle götüremeyeceği şeye gönlünü bağlamaz. Kürtler Malazgirt Savaşından 3 bin sene evvelden ev sahibiydi. Umarım hal anlaşıldı. Saygı ve selamlarımla...