5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2347
Okunma

şiirin hikayesi:
Yunan Mitolojisinde anlatılan öykü kısaca şöyledir;
Zeus ölümlüleri ve onların koruyucusu Prometheus’u cezalandırmak amacıyla, ve bir daha etlerini pişirmesinler diye ateşi saklar. Ne var ki, kurnaz prometheus Olympos’a çıkar, orada güneşin alev alev yanan tekerleğinden bir kıvılcım çalar ve bunu bir rezene kabı içine koyarak ve insanlara götürür. Başka bir anlatıma göre Prometheus ateşi Hephaistos’un ocağından çalmıştır. Zeus, ateşi tekrar insanlarda görünce daha çok öfkelenir, Hem insanları Hem de kendisine karşı gelen Prometheus’u cezalandırmak için Prometheus’u korkunç bir cezaya çarptırır.Onu zincirlerle Kaukasos dağında kayaya bağlatarak, kara ciğerini bir kartala yedirtir. Kartal her gün gelip karaciğerini yiyiyor, ve yenilen ciğer her gün yeniden oluşuyordu.
Zeus Prometheus’dan sonrada, onun suç ortağı olarak gördüğü, erkekleri cezalandırır. Onlar için kötülük kaynağı olarak gördüğü kadını yaratır. Zeus, kadını tanrıçalara benzer görünümde çekici kılmasını ve topraktan su ile yoğurmasını Hephaistosa buyurur. Athena bedenini uyumlu olarak süsler. el işlerini, kumaşlar, dokumasını öğretir. Ve süslü kuşağını beline sarar. Afrodithe yüzüne dayanılmaz arzu ve zarafet serper. Kharitler boynuna altın gerdanlıklar takarlar, horalar çiçeklerle saçlarını donatırlar, haberci Hermes ise ona şeytani bir zeka ve kandırma becerisini üfler, ayrıca konuşma yetisini de verir. Son olarak kıza can versinler diye Zeus, dört rüzgara esmesini söyler. Bu yaratılan kadına “bütün tanrıların armağanı” anlamına gelen Pandora adının verirler. Zeus Pandora’ya kapalı bir kutu vererek, Epimetheus’a gönderir. Prometheus daha önceden kardeşini, Zeusdan hiçbir armağan almaması konusunda uyarmıştır. Epimetheus kardeşinin öğütlerini dinlemez. Pandora’nın çekiciliğine karşı koyamaz ve onunla evlenir. O zamana kadar insanlar, kötülüğü, hastalığı, sıkıntıyı bilmiyorlardı. Yeryüzüne, bütün kötülükler bir kutunun içinde gönderilmişti. Tek yapılacak hata kutunun açılması olacaktı. Pandora’da merak edip yanında getirdiği kutuyu açınca; acılar,dertler, hastalıklar,yaşlılık, kıskançlık, delilik, ahlaksızlık,açlık yeryüzüne yayıldı. Kutudan tam umut dışarı çıkmak üzereydi ki, Pandora kutuyu kapattı.Kutuya sadece umut kalabilmişti oysa...İşte bu nedenle Umut hala insanlara, kötülüklere karşı durma, acılarını hafifletme cesaretini verebiliyor.
Yani, sonuçta ters bir bakış açısıyla bakarsak Prometheus’un ateşi çalmasıyla başladı bütün felaketler. Onun yüzünden başına bela oldu insanlığın Pandora’nın Kutusu... Yalan, hile, sahtekarlık derken ihanet, cinayet, terör kötülük adına ne varsa kaldı insanlığın başına.
Şiirin esprisi ise, Prometheus’u sebeb olduğu felaketlerin müsebbibi olarak görerek suçlanması, hesap sorulması üzerine kurulu olmasında..
Kartallar ciğerini yedi Promete,
Yüreğini değil ki.
Açıp isyan bayrağını
Direnseydin hiç değilse
Ölümlü insanlar kadar
Şeytanın çağrısına.
Yetmedi mi ateşi çalman
İnsanlara uygarlık diye verdiğin
Bu kin
...........Bu kan
.......................Bunca ölüm
Sende kalsın.
Bıktık artık
Yüreğimizi yakmandan.
Zeus bile yenildi kaderine
O asıldı, sen müsvedde.
Bilemezsin elbette;
Bu toplum, insanoğlu
Geçeli çok oldu
Yalancı tanrılardan.
Dalga zaten
Sinesinde denizin.
Sor bakalım
O aşina olduğun
Rüzgar tanrılarına,
Pandora’nın kutusunu
Başımıza saran kim.
Nereden çıkar, neden saldırır
Durup dururken
Bu ölümcül rüzgarlar.
Islak toprak kokusu var
Hala adımlarımızda.
Terör ve acı,
Sayende omuzlarımızda.
Yine de filizleniyor gün be gün
Yüreğimizde umutlar
Kaldır kafanı da bak.
Gökyüzüne yükselen bu çığlık
Bu esinti
Bu kanat sesleri
Senin sonun olacak.
Ne Zeus kaldı, ne Poseidon
Kartallar, artık insanlığın
Hesabını soracak,
Kartallar
Avını görene kadar
Yüksek uçar, Promete
Yeter başımıza açtığın dertler
Sıra sende..
23/05/2007
....Ayvalık....
H Hikmet Esen