10
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2961
Okunma

Düşlerim kadar gerçek
Aşklarım kadar yalan.
Gözlerime sığınmış
Gölgeler kadar meçhul
Bir düştü gördüklerim.
Ellerim kadar soğuk
Yüreğim kadar küskün.
Adresini yitirmiş
Sabahsız bir rüyadan
Dönüştü gördüklerim.
Yorumlamam yasaktı...
Uzaktı.
Bir Şimal Yıldızıyla bir Şark fukarasının
Kaf Dağının ardında
Gizlediği aşk kadar
Sürgündü tüm sevdalar.
Kapıları kilitli
Rüya bahçelerinin
Arka camında Kudüs
Kapısında Pegasus
Sessizce ağlıyordu.
Yıldızlar sırılsıklam
Sabah çok uzaktaydı.
Uzaktı.
Mavera-ûl Nehir’in en kurak noktasında
Çırılçıplak bir çocuk
Sıcaktan donuyordu.
Aldığı son nefesin
Yarısı Filistinken
Yarısı ömür kadar
Doluydu sımsıcaktı.
Kararmıştı ilkbahar yapraklar sararmıştı
Belki kızmıştı Merih
Belki Nuh ölmeliydi.
Ama can dedikleri
Kör bir kuyuydu; gördüm
Yusuf direniyordu.
Abdallar diz çökmüştü
Dergâh çok uzaktaydı.
Uzaktı.
İklimsizdi yağmurlar, gökyüzü karanlıktı.
Gölgeler güne dönük
Yelkovanlar kırılgan
Akrep ana dargınken
Takvim saate baktı.
Nefes sabaha sürgün, ömürse bir anlıktı.
Semayı ağlatırken bin hüzün bin ahûzar
Sus pus oldu Kerbelâ,
Sus pus kesildi rüzgâr.
Irmaklar suya küstü,
Denizler okyanusa.
Gök çekti perdesini,
Hüseyn uyuyacaktı.
Turnalar göç ederken
Semah çok uzaktaydı.
Uzaktı.
Ölümdü tek çeyizi Bağdatlı bir gelinin
Umudu ertelenmiş
Aşkı örselenmişti.
Yarınsız bir sevdayla
Ve kırgın bakışıyla
Bekliyordu düşünü
Sorsam ağlayacaktı.
Hangi Firavun hangi hakla gelip girmişti
Masmavi gökyüzünün
Altındaki cennete.
Sorsam belki kızacak
Sormasam anlayacak
Konuşsam susacaktı.
Mermiler can alırken
Silah çok uzaktaydı.
Uzaktı.
Ortaçağ’da kalmıştı Endülüs sorguları
Ya da öyle sanmıştık.
Belli ki giyotinler
Yeniden kuşanılmış
Belli ki bir kez daha
Düş görüp yanılmıştık.
Güzel gözlü bir kızın
Resmiyle kandırılmış
Afgan topraklarında
Bir kez daha yanmıştık.
O kız ki bir konuşsa
Neler anlatacaktı.
Sus demişti ya bir ses
Mecburdu, susacaktı.
Satılmış bir dünyanın kiralık efendisi
Güneşin bileğine
Prangalar vururken
Eteğine kul gibi
Yapışmış kölesine
“Yak“dedi “Roma bitmez ,
Neron sensin bu sefer.”
Ama gün doğumunda
Cehennemin narıyla
Tanışırken bir şehir
Anladı ki “Son Neron”
Umut sonsuz ufukta
Sallanan salıncaktı.
Giderken boşalsa da
Gelirken dolacaktı.
Maviydi bu kez ölen
Siyah çok uzaktaydı.
Uzaktı.
Nijer’de bir annenin gözleri sırılsıklam
Yüreğinde bin isyan
Çaresiz bakıyordu.
Kurumuş göğüsleri
Bir bozkır kadar çorak
Bir çöl kadar kuraktı.
Simsiyah bir inciydi bebeğinin gözleri
Işıl ışıl değildi
Yalnız yaş döküyordu.
Ninniler hükümsüzdü
Açtı; süt bekliyordu.
Doymadığı hayattan
Sessiz bir çığlık gibi
Apansız göç ederken
Kervanlar umarsızdı
Seyyah çok uzaktaydı.
Uzaktı.
Bin yıldır görmemişti kâinat böylesini
Bosnalı bir ihtiyar
Elinde bir resimle
Yüreğine mıh gibi
Çakılmış bir isimle
Kızını arıyordu.
Belki de aradığı
Yalnız kızı değildi
Kaybolmuş vicdanlarda
İnsanı arıyordu.
Bulursa sarılacak
Bağrına basacaktı.
Köhnemiş söylemlerin sonsuz ütopyaların
Kuşatması altında
Kalmıştı tüm insanlık.
Oysa bir kez görseydi
Görmeyen gözlere fer
Duymayan kulağa ses
Belki de tek istisna
Sığınacak tek adres
Esma-ül Hüsna idi
Bin kere tövbe edip
Bin kere arınacak
Varlığından utanıp
Bin kere yanacaktı.
Yazık ki insanlık kör
Felâh çok uzaktaydı.
Düşlerim kadar yalan
Aşklarım kadar meçhul
Gözlerime sığınmış
Gölgeler kadar gerçek
Bir düştü gördüklerim.
Yorumlamam yasaktı...
( “Kabuğundan Çekilmiş Şiir Taneleri” isimli kitabımda yer alan “Uzak” isimli şiirimin düzenlenmiş halidir. )
5.0
100% (6)