7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
2018
Okunma
Tut ki;
Suskunluklarımız bize mahçup
Ezilmiş,büzülmüş ayaklarımızın altında.
Gecelere yakınmalarımız son durağında,
Yitik dediğimiz her şeyin
Yeniden kendini bulduğunu;
Adı bahar olan dört mevsim coğrafyasında...
Tut ki;
Kelime dünyamıza ‘hasret’i almadık,
Sığınmadık ağlamalarımıza
Soluduğumuz her tütün dumanında,
Kırgın bir türkü değil artık
Birbirimize armağan beyaz kurdelalı pembe kutularda...
Sevdalarda usul usul büyüdüğümüzü
Çığ gibi sevgimizi haykırdığımızı farzet
‘Hoşçakal’ları alt ettiğimizi
Sessizce çekip gitmelere kurşun sıktığımızı...
Düşünsene;
Zülüflerim avucunda tel tel
Okşanan bir çocuk ruhunda
Sarılmışız sımsıkı
Yağmur ıslamalarında
Ve sonra güneşi sunduğumuzu
Titreyen bozkırlara
(Uyanmam sanırdım bir daha
Düşlediğimiz gülmelerin koynunda)
Sevdiğim!
Ne olur
Ne olur bağışla
Boş satırlarda karalamak yetmiyor
Ne bana,ne sana
Ben ölümün kıyısındayım
Seni sevdiğimi anlatabilmek
Ömrüme bedel değil ki
Nitekim ömrüm kısa.
5.0
100% (2)