28
Yorum
4
Beğeni
4,9
Puan
2248
Okunma


yanlış hesapların doğduğu
ve mayasızların kendi teninde donduğu o yerde
taze koparılmış çiçeklerin kokusuyla, esti sevişmenin en sinsi fırtınası
kirlenmiş beyazın iğrençliğinde, gözleriyle birleşti aysız gece
gövdesini kurtlar kemirirken ve utançlar sessizlikle perdelenirken
yenilediler dudaklarının boyasını
kanarken çok sesli lekeler
bulanık denizlerde mekik dokudu martıların çığlıkları
gün doğumundan çalınmış güneşin renginden habersiz
gece lambasının turuncu alevi vurdu uykulu yüzlere
uyandı çınarların asırlık kör sızısı
cehennem sessiz
bahçesini gazel sarmış parklarda, düşlerken eğlencenin ormanını
diller sakladı bakışların gizini
sönmedi hevesleri, doymak nedir bilmedi
diz kırıp bel kıvırıp sevi oyunlarında, çiçekleri emerek beslenenler
kelebek ömürlü meftunluğa bürünüp, kendi sahtekârlığına gömülenler
o düş satan yürekler
yeryüzünün karanlık eğretileri
şu kıyamet ateşleri kimdi
koca atlar mıydı, yoksa burnu dala değen tilkiler mi
her gün başka bir oyuğa
ekinsiz, çiçeksiz, çimensiz toprağa
hem harcayan, hem uğurlayan kimdi
çocukluğu bıraktılar kekik kokulu akşamlara
sevdayı ak buluttan taç yapıp açıldılar gençliğin limanına
kaç fırtına koptu, kaç gemi battı karanlık gecelerde
dolarken kumsalların ağzına
çekip aldılar ilkbaharı avuçlarında, acıyla harmanladılar
biletini kestiler, uğurladılar iklimsiz mevsimlere
boyun eğdirdiler
hüsranla sarmalanmış hayatın girdabında
yaktılar ellerinde yarım kalmış günlükleri
ve geleceği
her akşam kül diye bıraktılar sulara
öz mü yanılttı insanı, söz mü, sürüklenirken kıyılara
alışkanlık mıydı, utanmazlık mıydı, kim girdi güllerle dal arasına
sınırlarını şehvetlerin süslediği haritalarda, yapıldı tanrısız törenler
yırtıldı göğsünün kabuğu, üşüdü aşk
ve süzüldü düşlerinin içinden cenaze arabası
simsiyah nehirler çizerken tan ağartısına
gözleriyle toprağı deldiler
söyleyemediler derinlerine işleyen vahşeti
gömülürken ölülerle dirilerin sevgisiz dünyasına
saklıyordu koynunda binlerce öyküyü zaman
Müsade Özdemir
5.0
92% (11)
4.0
8% (1)