Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
hacı ali
hacı ali

ÖLÜM GERÇEĞİ

Yorum

ÖLÜM GERÇEĞİ

( 13 kişi )

14

Yorum

0

Beğeni

5,0

Puan

1869

Okunma

ÖLÜM GERÇEĞİ

ÖLÜM GERÇEĞİ





Ölüm sonrasından söz edince,
Ahiret azabından kork denilince,
Bazı yufka akıllılar derler ki;
“Gidip gören mi var ne belli,
Hani iddianızın delili.”?

Aklı başında olanları etkilemez belki.
Böyle saçma bir mantık, gülünç iddialar.
Ya çocukların, zayıf insanların imanı.
Onlara yazık oluyor, iğfal ediliyorlar.

Ölüm gerçeğini şüpheye yer bırakmadan.
Öğrenip, insanlara anlatmak isterdim.
Çocuk beynimle gözlerine sokarcasına.
İşte ölümün gerçeği, diye bilsem derdim.

Henüz on yaşıma bile basmamıştım.
Sözde büyüklerim, şaka ile karışık;
İmanımı bozmak istemişlerdi.
Benim yanımda birbirlerine,
Hani ahiretin delili demişlerdi.

Kim gidip görmüşte anlatmışmış…
Belki doğruymuş, belki yalanmış…
Ahirete olan inancımı yitirmemiştim ya,
O şakayla içime çürük atmışlardı.
Huzur içindeki kalbimi incitip,
Tatlı aşıma acı katmışlardı.

RABBİM;
Gerçeğini göstersen demiştim.
Nasıl olacağını bilememiştim.

Aradan uzun zaman geçmişti.
Yaşım yirmi üçlere ermişti.
“Uyku bir bakıma ölümdür.”
Mealindeki hadisi öğrendim.
Merakımı büyük ölçüde yendim.

Doğru ya……..
Uykuda insan gerçekten ölüydü….
Beden yaşıyordu ya,
bilinç gömülüydü….

Uyuduğu süre içinde dünyadan bi haberdi,
Yalnız ve yalnız Rabbiyle beraberdi.

Ölümü anlamıştım bu haber bana yetti.
Ölünce, öleceğini zannetmek gafletti.

Rüyalar en güzel delildi ahirete,
Kimin de cehenneme,
kiminde cennete.

Bir gün cuma namazını huşu ile kılmıştım.
Şeytanların her cinsinden Hakk’a sığınmıştım.

RABBİM o gece çok güzel bir rüya bahşetti.
Ölüm ötesini kabir hayatı vahyetti.

Ölmüştüm,
yıkamışlardı,
kefenlenmiştim.
Musalla taşındaydım,
sanki dinlenmiştim.

Namazımı kılıyorlardı,
kırk elli kişi.
Hepside erkekti,
yoktu içlerinde dişi
.
Tabutumun içinden onlara bakıyordum;
Allah, Allah….
Ölüm denilen şey bumuymuş?
Ölmemiştim ki dünyada gibi yaşıyordum.

Hem çevremi görüp durmadayım….
Hem her söyleneni duymadayım.

Üstelik bütün bedenim göz olmuş…
Hem önümü görüyorum, hem ardımı;
Hem üst yanımı, hem altımı.

Dilersem cesedimle oluyorum,
Dilersem göğü boyluyorum.

Aldılar naşımı, kabirime koştular.
Ardımca olur olmaz konuştular.

Ben bakarken mezarımı biraz daha oydular.
Usulca tutup kara kabrime koydular.

Şimdi ancak kabirin acık yerinden görüyordum.
Hepsinin seslerini tam olarak duyuyordum.

Biri bir avuç toprak alıp üzerime attı.
O bir avuçla, dünya ışığını bana kapattı.

Artık zifiri karanlıktaydım ama diriydim.
Bilinçliydim,
nerede olduğunu bilen biriydim.

Üstüme toprak atanları seslerinden biliyordum.
Rabbimden gani gani rahmet diliyordum.

Beni gömüyorlardı,
ben onları duyuyordum.
Yaşıyordum işte,
ne ölmüştüm ne uyuyordum.

Oturup başucuma Kur-an okudular.
Hüküm Allah’ın, hüküm Allah’ın deyip durdular.

Usul usul uzaklaşıp gitti her biri,
Sınıra kadar işitildi ayak sesleri.

En arda kalan, duvarı atlayıp çıktı.
Artık arkadaşım,
zifiri karanlıkta, yalnızlıktı.

Az sonra,
mezarımı altı yöne genişler gördüm;
Rabbime şükür,
gümüşi renkte nûra gömüldüm.

Her yan pür nûr,
nasıl oldu anlamadım.
Işığın kaynağı nerede aradım bulamadım.

Bembeyazdı florasan ışığına benziyordu…
Ruhuma anlatılmaz hazlar veriyordu…

Birden, dört duvardan açıldı, dört kapı,
Dört er kişi bana doğru geldiler…
Her birinin ellerinde siniler…
Sinilerde dolu dolu yemek kabı.

“Hoş geldin komşu sefâ geldin.
Ölüm nasıl bir şey işte bildin,
Kadrini bilerek şükrünü eda et.
Çünkü Allah’ın lütfuna erdin.

Bu tecelli bir dileğin sonucu,
Ölümün gerçeğini keşif idi;
Dünya ile henüz işin bitmedi.

Vakti gelince işte böyle ölürsün…
Yaptıklarını aynen burda görürsün.”

Eşim:
uyan bey,
sabah vakti, dedi.
Seherde inliyordu ezan-ı Muhammedi.

Haydin namaza,
haydin namaza.
Haydin kurtuluşa,
haydin kurtuluşa.
Namaz uykudan hayırlıdır.
Allah uludur,
Allah uludur.
Muhammet onun resulü ve kuludur.
Ilgın -1993

Ölüm sonrasından söz edince,
Ahiret azabından kork denilince,
Bazı yufka akıllılar derler ki;
“Gidip gören mi var ne belli,
Hani iddianızın delili.”?

Aklı başında olanları etkilemez belki.
Böyle saçma bir mantık, gülünç iddialar.
Ya çocukların, zayıf insanların imanı.
Onlara yazık oluyor, iğfal ediliyorlar.

Ölüm gerçeğini şüpheye yer bırakmadan.
Öğrenip, insanlara anlatmak isterdim.
Çocuk beynimle gözlerine sokarcasına.
İşte ölümün gerçeği, diye bilsem derdim.

Henüz on yaşıma bile basmamıştım.
Sözde büyüklerim, şaka ile karışık;
İmanımı bozmak istemişlerdi.
Benim yanımda birbirlerine,
Hani ahiretin delili demişlerdi.

Kim gidip görmüşte anlatmışmış…
Belki doğruymuş, belki yalanmış…
Ahirete olan inancımı yitirmemiştim ya,
O şakayla içime çürük atmışlardı.
Huzur içindeki kalbimi incitip,
Tatlı aşıma acı katmışlardı.

RABBİM;
Gerçeğini göstersen demiştim.
Nasıl olacağını bilememiştim.

Aradan uzun zaman geçmişti.
Yaşım yirmi üçlere ermişti.
“Uyku bir bakıma ölümdür.”
Mealindeki hadisi öğrendim.
Merakımı büyük ölçüde yendim.

Doğru ya……..
Uykuda insan gerçekten ölüydü….
Beden yaşıyordu ya,
bilinç gömülüydü….

Uyuduğu süre içinde dünyadan bi haberdi,
Yalnız ve yalnız Rabbiyle beraberdi.

Ölümü anlamıştım bu haber bana yetti.
Ölünce, öleceğini zannetmek gafletti.

Rüyalar en güzel delildi ahirete,
Kimin de cehenneme,
kiminde cennete.

Bir gün cuma namazını huşu ile kılmıştım.
Şeytanların her cinsinden Hakk’a sığınmıştım.

RABBİM o gece çok güzel bir rüya bahşetti.
Ölüm ötesini kabir hayatı vahyetti.

Ölmüştüm,
yıkamışlardı,
kefenlenmiştim.
Musalla taşındaydım,
sanki dinlenmiştim.

Namazımı kılıyorlardı,
kırk elli kişi.
Hepside erkekti,
yoktu içlerinde dişi
.
Tabutumun içinden onlara bakıyordum;
Allah, Allah….
Ölüm denilen şey bumuymuş?
Ölmemiştim ki dünyada gibi yaşıyordum.

Hem çevremi görüp durmadayım….
Hem her söyleneni duymadayım.

Üstelik bütün bedenim göz olmuş…
Hem önümü görüyorum, hem ardımı;
Hem üst yanımı, hem altımı.

Dilersem cesedimle oluyorum,
Dilersem göğü boyluyorum.

Aldılar naşımı, kabirime koştular.
Ardımca olur olmaz konuştular.

Ben bakarken mezarımı biraz daha oydular.
Usulca tutup kara kabrime koydular.

Şimdi ancak kabirin acık yerinden görüyordum.
Hepsinin seslerini tam olarak duyuyordum.

Biri bir avuç toprak alıp üzerime attı.
O bir avuçla, dünya ışığını bana kapattı.

Artık zifiri karanlıktaydım ama diriydim.
Bilinçliydim,
nerede olduğunu bilen biriydim.

Üstüme toprak atanları seslerinden biliyordum.
Rabbimden gani gani rahmet diliyordum.

Beni gömüyorlardı,
ben onları duyuyordum.
Yaşıyordum işte,
ne ölmüştüm ne uyuyordum.

Oturup başucuma Kur-an okudular.
Hüküm Allah’ın, hüküm Allah’ın deyip durdular.

Usul usul uzaklaşıp gitti her biri,
Sınıra kadar işitildi ayak sesleri.

En arda kalan, duvarı atlayıp çıktı.
Artık arkadaşım,
zifiri karanlıkta, yalnızlıktı.

Az sonra,
mezarımı altı yöne genişler gördüm;
Rabbime şükür,
gümüşi renkte nûra gömüldüm.

Her yan pür nûr,
nasıl oldu anlamadım.
Işığın kaynağı nerede aradım bulamadım.

Bembeyazdı florasan ışığına benziyordu…
Ruhuma anlatılmaz hazlar veriyordu…

Birden, dört duvardan açıldı, dört kapı,
Dört er kişi bana doğru geldiler…
Her birinin ellerinde siniler…
Sinilerde dolu dolu yemek kabı.

“Hoş geldin komşu sefâ geldin.
Ölüm nasıl bir şey işte bildin,
Kadrini bilerek şükrünü eda et.
Çünkü Allah’ın lütfuna erdin.

Bu tecelli bir dileğin sonucu,
Ölümün gerçeğini keşif idi;
Dünya ile henüz işin bitmedi.

Vakti gelince işte böyle ölürsün…
Yaptıklarını aynen burda görürsün.”

Eşim:
uyan bey,
sabah vakti, dedi.
Seherde inliyordu ezan-ı Muhammedi.

Haydin namaza,
haydin namaza.
Haydin kurtuluşa,
haydin kurtuluşa.
Namaz uykudan hayırlıdır.
Allah uludur,
Allah uludur.
Muhammet onun resulü ve kuludur.
Ilgın -1993

Ölüm sonrasından söz edilince,
Ahiret azabından kork denilince,
Bazı yufka akıllılar derler ki;
“Gidip gören mi var ne belli,
Hani iddianızın delili.”?

Aklı başında olanları etkilemez belki.
Böyle saçma bir mantık, gülünç iddialar.
Ya çocukların, şu zayıf insanların imanı.
Onlara yazık oluyor, iğfal ediliyorlar.

Ölüm gerçeğini şüpheye yer bırakmadan.
Öğrenip, insanlara anlatmak isterdim.
Çocuk beynimle gözlerine sokarcasına.
İşte ölümün gerçeği diyebilsem derdim.

Henüz on yaşıma bile basmamıştım.
Sözde büyüklerim, şaka ile karışık;
İmanımı bozmak istemişlerdi.
Benim yanımda birbirlerine,
Hani ahiretin delili demişlerdi.
Kim gidip görmüşte anlatmışmış…
Belki doğruymuş, belki yalanmış…
Ahirete olan inancımı yitirmemiştim ya,
O şakayla içime çürük atmışlardı.
Huzur içindeki ruhumu yaralamış,
Tatlı aşıma acı katmışlardı.

RABBİM; gerçeğini göstersen demiştim.
Nasıl olacağını ise bilememiştim.

Aradan uzun zaman geçmişti.
Yaşım yirmi üçlere ermişti.
“Uyku bir bakıma ölümdür.”
Mealindeki hadisi öğrendim.
Merakımı büyük ölçüde yendim.

Doğru ya…
Uykuda insan gerçekten ölüydü…
Beden yaşıyordu ya bilinç gömülüydü…
Uyudukça dünyadan bi haberdi,
Yalnız ve yalnız Rabbiyle beraberdi.
Ölümü anlamıştım bu haber bana yetti.
Ölünce, öleceğini zannetmek gafletti.

Rüyalar en güzel delildi ahirete,
Kiminde cehenneme, kiminde cennete.

Bir gün Cuma namazını huşu ile kılmıştım.
Şeytanların her türünden Hakk’a sığınmıştım.
RABBİM o gece çok güzel bir rüya bahşetti.
Ölüm ötesini kabir hayatını vahy’etti.

Ölmüştüm, yıkamışlardı, kefenlenmiştim.
Musalla taşındaydım, sanki dinlenmiştim.

Namazımı kılıyorlardı, kırk elli kişi.
Hepsi de erkekti, içlerinde yoktu dişi.
Tabutumun içinden onlara bakıyordum;
Allah, Allah.illallah
Ölüm denilen şey bu muymuş?
Ölmemiştim ki dünyada gibi yaşıyordum.
Hem çevremi görüp durmadayım…
Hem her söylenileni duymadayım.
Üstelik bütün bedenim göz olmuş…
Hem önümü görüyorum, hem ardımı;
Hem üst yanımı, hem altımı.
Dilersem cesedimle oluyorum,
Dilersem göğü boyluyorum.

Aldılar naşımı, kabirime koştular.
Ardım sıra olur olmaz konuştular.

Mezarımı biraz daha oydular.
Usulca kara kabrime koydular.
Şimdi ancak kabirin açık yerinden görüyordum.
Hepsinin seslerini tam olarak duyuyordum.
Biri bir avuç toprak alıp üzerime attı.
O bir avuçla, dünya ışığını bana kapattı.

Artık zifiri karanlıktaydım ama diriydim.
Bilinçliydim, nerede olduğunu bilen biriydim.
Üstüme toprak atanları seslerinden biliyordum.
Rabbimden gani gani rahmet diliyordum.

Beni gömüyorlardı, ben onları duyuyordum.
Yaşıyordum işte, ne ölmüştüm ne uyuyordum.

Oturup başucuma Kur-an okudular.
Hüküm Allah’ın, hüküm Allah’ın deyip durdular.
Usul usul uzaklaşıp gitti her biri,
Sınıra kadar işitildi ayak sesleri.
En arda kalan, duvarı atlayıp çıktı.
Artık arkadaşım, zifiri karanlıkta yalnızlıktı.

Az sonra, mezarımı altı yöne genişler gördüm;
Rabbime şükür, gümüşi renkte nura gömüldüm.

Her yan pür nur, nasıl oldu anlamadım.
Işığın kaynağı nerede aradım bulamadım.
Bembeyazdı, florasan ışığına benziyordu…
Ruhuma anlatılmaz hazlar veriyordu…

Birden, dört duvardan açıldı, dört kapı,
Dört er kişi bana doğru geldiler…
Her birinin ellerinde siniler…
Sinilerde dolu dolu yemek kabı.

“Hoş geldin komşu, sefa geldin.
Ölüm nasıl bir şey işte bildin.
Kadrini bilerek, şükrünü eda et.
Rahiym Allah’ın lütfüne erdin.

Bu tecelli bir dileğin sonucu,
Ölümün gerçeğini keşif idi;
Dünya ile henüz işin bitmedi.

Vakti gelince aynen böyle ölürsün…
Yaşadıklarını aynen burda görürsün

Eşim:
uyan bey,
sabah vakti, dedi.
Seherde inliyordu ezan-ı Muhammedi.

Haydin namaza,
haydin namaza.
Haydin kurtuluşa,
haydin kurtuluşa.
Namaz uykudan hayırlıdır.
Allah uludur,
Allah uludur.
Muhammet onun resulü ve kuludur.
Ilgın -1993

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (13)

5.0

100% (13)

Ölüm gerçeği Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Ölüm gerçeği şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÖLÜM GERÇEĞİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
AYŞE EVREN MUTLU (BERÇE)
AYŞE EVREN MUTLU (BERÇE), @ayse-evren-mutlu-berce
25.10.2009 21:09:47
5 puan verdi
Vakti gelince işte böyle ölürsün…
Yaptıklarını aynen burda görürsün.”

Gerçekler....
ne ekersek onun biçecegiz bir gün allah dinden imandan ayırmadan emanetini almak nasip olsun cümlemize.. Tebrik ederim. Güzel bir şiirdi.
Saygı ve selamlarımla. berçe
cinitas
cinitas, @cinitas
25.10.2009 19:57:26
5 puan verdi
Eşim:
uyan bey,
sabah vakti, dedi.
Seherde inliyordu ezan-ı Muhammedi.

Haydin namaza,
haydin namaza.
Haydin kurtuluşa,
haydin kurtuluşa.
Namaz uykudan hayırlıdır.
Allah uludur,
Allah uludur.
Muhammet onun resulü ve kuludur.
güzel bir paylaşımdı hocam.Allah razı olsun senden.saygılarımla
Sevinç İNAL
Sevinç İNAL, @sevincinal
25.10.2009 13:41:42
5 puan verdi
Ölümle yaşam arasında bir ince çizgi uyku...
Rüyalar bazen ip uçları verir, pek çok sorumuza cevaplar buluruz orda.
Hayırdır diyelim hayırlar olsun.
Var olun yüreğinize sağlık.
Etkili Yorum
Şükran AY
Şükran AY, @sukranay
25.10.2009 12:26:36
5 puan verdi


Nasıl etkilendim anlatamam.Hocam gerçekten bu rüyayı gördünüz mü? Yoksa kurgu muydu?

İnanın soluksuz okudum.Allahım o kabirde yanan nurdan ışıkla doldursun hepimizin mekanımızı.


Selam ve sonsuz saygılarımla.





su_misali(Gülhun Ertilav)
su_misali(Gülhun Ertilav), @su-misali-gulhunertilav-
25.10.2009 12:20:57
5 puan verdi


çok etkilendim hocam
yüreğinize sağlık

kutlarım gönülden
saygılarımla


x adamus
x adamus, @xadamus
25.10.2009 11:08:29
5 puan verdi
Kadrini bilerek şükrünü eda et.
Çünkü Allah’ın lütfuna erdin.
....
Hepimizinde ermesi dualarımla.
Teşekkürler hocam.
Selam ve saygılar.
Murat Çakır (şeker29)
Murat Çakır (şeker29), @muratcakir-seker29-
25.10.2009 11:00:53
“Hoş geldin komşu sefâ geldin.
Ölüm nasıl bir şey işte bildin,
Kadrini bilerek şükrünü eda et.
Çünkü Allah’ın lütfuna erdin.


yüreğine sağlık güzel bir şiir okuudm saygılar,ALLAH bizi doğrudan ayırmasın kula kul değil yanlız ALLAHA kullut etmeyi nasip etsin,AMİN
ümit zeki soyuduru
ümit zeki soyuduru, @umitzekisoyuduru
25.10.2009 10:48:36
5 puan verdi
Bu tecelli bir dileğin sonucu,
Ölümün gerçeğini keşif idi;
Dünya ile henüz işin bitmedi.

Vakti gelince işte böyle ölürsün…
Yaptıklarını aynen burda görürsün.”

Gerçekler.... Tebrik ederim. Güzel bir şiirdi.
Saygı ve selamlarımla.
Etkili Yorum
siyahtakibeyaz
siyahtakibeyaz, @siyahtakibeyaz
25.10.2009 08:40:28

gözümde yaş... Rabbim dilekleri arzuları nasıl da gerçekleştiriyor... Yeter ki O´ndan iste... kaç gündür düşündüğüm, aklıma getirdiğimde hiç dillendirmediğim bir şeydi... düşünüp nasıl bir şey diyordum ölüm nasıl bir şeysin....ölüm sen ölü değilsin ki... doğmak kadar gerçeksin ve seni yokluğa gömüyor sananlar yanılmadalar... yeni bir boyutta mükafatlandırmaca... Allah Kendisiyle yok olmayı, ölmeden evvel ölmeyi nasip etsin inşaAllah..
Allah razı olsun hocam, günümle hemhâl bir şiirdi, bendendi... diğerleri gibi... günüme denkti...
Selam ve dua ile..
a.yüksel şanlıer
a.yüksel şanlıer, @a-yukselsanlier
25.10.2009 08:15:05

TEBRİKLER HOCAM DA BU GÜNLERDE,DİNİ DUYGULARDAN ÇOK ŞU BAŞIMIZA GELEN OLAYLAR
DOMUZ GRİBİ TERÖSTLERİN OLAYI BİZİM ÜZERİMİZE KURŞUN GİBİ OTURDU
ONUN İÇİN BU KONULARDA ŞİİR ARIYORUM BU SİTEDE.
Onur BİLGE
Onur BİLGE, @onurbilge
25.10.2009 04:21:32
5 puan verdi
Ölmüştüm,
yıkamışlardı,
kefenlenmiştim.
Musalla taşındaydım,
sanki dinlenmiştim.


ÖLÜM NEDİR isimli yazımda anlatmaya çalıştıklarıma benzer şeyler yazmışsınız. Bana da öyle malum oluyor. Gerçeği bu! Kutlu/yorum...

Onur BİLGE
HİCRET & VUSLAT
HİCRET & VUSLAT, @hicretvuslat
25.10.2009 02:45:03
5 puan verdi
Ölümü de öldüren rabbe secdeler olsun :)
Yeganem
Yeganem, @yeganem
25.10.2009 02:43:46
5 puan verdi
Tabutumun içinden onlara bakıyordum;
Allah, Allah….
Ölüm denilen şey bumuymuş?
Ölmemiştim ki dünyada gibi yaşıyordum.

Hem çevremi görüp durmadayım….
Hem her söyleneni duymadayım.

Üstelik bütün bedenim göz olmuş…
Hem önümü görüyorum, hem ardımı;
Hem üst yanımı, hem altımı

Rüyanız mübarek olsun ölmeden ölmek ölümü görmek ruhla aciz cismin ayrılması ..Yatan sakin olan cisim dolaşan gören izleyen ruh gördüren Rabbimize hamd olsun..Anlamlı idi inş ahretiniz gördüğünüz gibi olur ..Allah son nefeste ayırmasın kelimei tevhidden imandan .Allah sizi kendisine yakın eylesin Allah sizden razı olsun .Yüreğinize sağlık..selam ve dua ile..
vuslat05
vuslat05, @vuslat05
25.10.2009 02:34:10
5 puan verdi
Hocam tüylerim diken diken oldu...İnş..gerçeğide öyle olur kabir hayatımızın..İmtahan dünyası olduğunu unutmadan yaşamak nasib etsin bize RABBİM...Slm ve dua ile..ESRA
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL