1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
2295
Okunma
Huysuz
Tatsız, tuzsuz bulmuştun
Suratsız dedirtmişti dudaklarına gözlerin
Selamını alırken burun kıvırırdın
Dudak bükerek bakardın yüzüne
Yabandın, yabacıydı
Uğramazdın vadisine yol olsan
Uzanmazdın gölgesine bunalsan
Bir yudum suyu esirgerdin
Pınar olsan, göl olsan
Yılarca yaşadın yanyana
Yıllarca esintisiz
Ve
Sana ait
Sana ait olandan habersiz
Hangi titreşim yıkmıştı yanılgıları
Hangi kıpırtı yerle bir etmişti
Onu huysuz, tatsız, tuzsuz
Onu suratsız gösteren bakışları
Ne değişti
Ne oldu ki
Onu sevdin
Onunla seviştin porsuk boylarında
Gecelere işlenmiş ışıl, ışıl
Yıldızların altında
Yutkunduğun tatsızlık mıydı iliklerine kadar
Tuzsuzluğu mu yudumluyordun dudaklarınla
Kanıma girdin diyordun
Kanına girsin istiyordun
Ve
Her dokunuşta bir yıldızın
Yere indiğini
Hissediyordun
Evrendeki bütün yıldızlar toplanmıştı
Dolmuştu küçücük yüreğine
Yüreğin güneşi istiyordu
Daha çok sevdikçe
Daha çok
Sevilip seviştikçe
Şimdi yoksun, uzaktasın
Tezikmiş kuşlar gibi yalnız
Bir yalnızlık bıraktın huysuz adama
Yıldızlar evlerine döndü
Geri döndü çiğdemler
Bir kuş uçuyor kanadı kırık
Kanadı kırık, Çamlıcada
Dağlara, taşlara çarpıyor
Çarpıyor karanlıkta
Yarısı yitik bir adam dolaşıyor
Bir adam Porsuk boyunda
Bilmem hatırlarmısın
Hatırlarmısın o suratsız adamı
Postunu anı’ya sermiş
Anılar yumuşak, anılar sıcak
Öyle bir gülücük var ki dudağında
Üfürsen uçacak
Gözbebeğinden tank gibi
Gözbebeğinden geçirmiş acılarını
Acılarını geçirmiş, geçmişe dönük adam
Geçmiş şimdinin önünde
Geçmiş adamın yüreğinde
Bir su damlası gibi berrak
Kar tanesi gibi apak
Ve
Maziye gömüldü sanılan yıllar
Gün ışığı gibi sıcak
Gün ışığı gibi parlak
Adam şaşkın
Adam deli, adam dağınık
Bir yolda yürüyor koşarcasına
Bir yolda yürüyor
Delirttiği sevdasıyla
Bir yol ki arkası aydınlık
Bir yol ki
Bulunduğu nokta gibi
Önü karanlık
Üzgün yol kıyısındaki pınarlar
Su üzgün, yer, gök, üzgün
Tanrı üzgün, üzgün melekler
Geçmişin ayak izlerine bakıp ağlıyor
Ağlıyor çamlıca tepeleri
Eskimiş, kırılmış, dökülmüş
Dökülmüş bir bakışla ayağa kalkan
Ayaklanan meme izleri
Ve işte
Balıkçılar seni konuşuyor porsuk boyunda
Sen varsın ihtiyar balıkçının dudağında
Sen varsın vadiyi boydan boya
Geçen kuşun kanadında
Oltasına takılacak olanı beklerken dalgındı
Dalgındı güneşe boyanmış yüzüyle
Buradan birileri geçmiş dedi ihtiyar balıkçı
Sevdadan izler bırakmış dedi yanındakine
Kokusu karışmış suya
Rengi karışmış dedi havaya sevdanın
Aklı almadı bir türlü bu sevdayı
İhtiyar balıkçının
Her tarafta bir parça var aşılmaz
Her parçada bir giz var anlaşılmaz
Şehit mezarı gibi uzanır sonsuzluğa
Yalnızlığa uzanır üstü kül tutmuş anılar
Ve porsuk boylarında
Ateşten bir mezar
Ve işte
Bir şaşkının ayak izleri başucunda
Belli ki birşeyler aranmış
Bir şeyler aramış porsuk boyunda
Birşeyler aramış
Mezarlaşan anılarda
Toprağa düşmüştü gözbebekleri birinin
Toprağa düşmüş en hassas yeri yüreğinin
Göz yaşı kokusu var her karışta
Anılara gözyaşı karışmış
Karışmış her arayışta
Bu nasıl iş dedi hayretle
Hayretle ihtiyar balıkçı
Açtı ellerini havaya
İşte burda sevişmişler
Tadı vadiye karışmış, kurda, kuşa, sudaki balığa karışmış
Tadı Porsuğa karışmış sevi’nin
Şu kıyıda suyu izlemişler
Birlikte uzanmışlar toprağa
Saçlarından iz var kuytuda kızın
İşte Burada,
Burada yakalanmışlar ayrılığa ansızın
Porsuk bir kitap sanki dedi ihtiyar
Dağlar bir kitaptı okunmadık
Açılıyordu ağır ağır
Açılıyordu sayfa sayfa
Sözcükle ifade edilemeyenler
Alev, alev her sayfada
Sevda öylesine açık işte burada başlıyor
Ve
Kitabın son sayfası gibi
Başlangıcına uygun bir biçimde
Burada
Bitiyor
Kaya DEĞİRMEN