zaman yüzünü kötülük gebeli tepelerin hendeklerinde gizlerken başlar en büyük acılar ve tutsak bir acının kansız muhtıraları arasında büyüyen bir kalp zemheri ışıklarda kuru bir hırkanın içinde ısınmazken, düşürülmüş hüzünlerin ardında saklı gerçeklere adap ile bağlanmış bir çift gözün düştüğü yanık saflarda belirginleşir o hatıra mevsimlerinde boğuk boğuk görünen düşler..
belki de ağlatır zaman
belki de zamanın içindekidir ağlatan
belkide zamanın içinde olan insanın kalbidir ağlayan
belki de insanın insanlığa olan beşikten gelen acısıdır dökülenler......
biraz yangın mavisi, biraz rüzgar azgınlığı, biraz anne sevgisi, biraz düş sancısı,biraz vefa öyküsü,biraz onur adabı, biraz varlık-yokluk sendromu, biraz geçmişin kabuklu hüzünleri ve şimdi de birazdan çok yaşamın kabuk tutmayan yaraları.....
işte hayat, işte zaman, işte seneler, işte mevsimler, işte saatler, işte görünenler, işte görünmeyenler,işte gülenler,işte ağlayanlar....ve saatine bakmadan önüne bakmadan yürüyenler.......
geçtik artık diyenler içi hep yananlardır, oysa geçmiş geçilmez hiçbir zaman..........

durgunluk vardır o bir kör düğümdür, yeni bir kaybedilmişliktir, o eski kirletilmemiş bir defterin yıpratılmış halidir.

ve çocuk, çocuk ruhu satılmamış, temiz yürek deryalarında lal olmuş tüm sevdalar ve gülücükler çocuklarda kundaklanır..hasretin çığlıkları ve umudun yalnızlıkları hep onlarda gizlidir........yeryüzünün şen mahlukatlarının en yüksek rütbelileri.............

çocukluğun kirletilmemişliğinden, gençliğin azabından ve kirletilmişliğine kaymış güzel dizlerdi......
sevgiler
saygılar
selamlar......aeo