2
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1254
Okunma

Sende odalara sığmayan bir eda…
Ben güneşin gemilerini batıran,
yıldızlarla misket oynayan çocuk…
Güneşin sarı göğsüne atar gibi mızrağı
Rüzgarın resmini üflüyorsun çocuk kalbime
Buğulu camların arasından
İçimin karanlığına bakıyorsun.
Kana rengini veren aynalarda,
içimin kırık aynasına…
Ait olduğu yerden gülümsüyor,
bez bebeklerin bahçedeki oyuncağına.
Her şeye bir iz bırakır oysa,
eşyanın karanlığını ışıtan ruh..
Kendi kuytusundan uğulduyor melodi
çiğdemin sesi bağışlıyor kendini.
Bağışlıyor bana bir dil.
Bağışlıyor sonsuzlukta zarif sözleri..
Çekilirler müzik fışkıran kuytu odalarına
Çekilir kuytu odasına ruhum.
Cevapsız bir soru olarak,
yanıyor benliğim.
Cevapsız bir soru olacak.
Karanlıkta ete bürünen kim?
Kim bu hayata kaburgalarından bakan?
Adını aynada gördüğün..
Sen söyle..
Sen söyle...
Barış Günay
Şubat-2001