28
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
4837
Okunma

‘’Vakıflar Haftası" nda İstanbul’ daydım .
Yeni imaretler yapamadığımız gibi , ecdadımızın bin bir emekle yapmış olduğu eserlere de sahip çıkamıyoruz. Bu durum insanın içinde derin yaralar açmakta.
Yazı içinde diğer yaralarımı da barındırıyor.
Bazen sözün bittiği yerde olduğunu hisseder ya insan,
Ben de aynen o yerdeyim.
Din-i İslam-ı Mübin ağlıyordu
Ahir zamanın dizlerinde
Tasavvur edilemiyordu kalplerde
Fatih Sultan Mehmed ağlıyordu
İstanbul’ a vakfedilen
Sahip çıkılmayan
Esamesi kâğıtlarda
Ama asılları yok olan vakfelerde
Ayasofya hıçkıra hıçkıra ağlıyordu
Minareleri ezansız ve mahzun
Mihrabı imamsız
Ayasofya’ yı
Üç gün zarfında cuma namazına hazırlayan
On bin ustanın göz yaşları süzülüyor
Duvarların çatlaklarından
İnsanoğlu zamana kaptırmış kendini şuursuz
Uzakta hicazda Kâbe ağlıyor
Kendinden yüksek binalardan
Pervasızca bakan
Müslümanların haline
Gök ve yer ağlıyor
Topraktan yaratıldığını unutuyorsun
Üzerimdeki bu mağrur adımlar nedir diye
Kandiller ağlıyor
Ellerim ağlıyordu
Hayra uzanmayı
Duaya yönelmeyi unuttun diye
Şehidim ağlıyordu
Toprağı suladım kanımla
Kırmızı güller büyüdü dalımda
Nice gençliğine doymayanlar var altımda
Düşün de öyle yaşa bu toprağın bağrında
Mezarlar üzerindeki zambaklar ağlıyordu
Altında yatan günahkârlar inledikçe
Edirne’ de Meriç nehri üzerinde
Sultan makamındaki imaretin altında
oluk oluk akan sular gibi
Ruhlar akıyor cehenneme
Ey ecdadım !
Salma beni hadi tut!
Düşmek istemiyorum ‘’’nâr-ı cehenneme’’
İNCİ DENİZ
Kaleme alınış tarihi Mayısın 2.haftası ’Vakıflar haftası’
Yorumuyla mısralara değer katan Mustafa Serhatlı beyefendiye çok teşekkür ediyorum
5.0
100% (11)