Susamışım her yer bana, serap gibi görünüyor
Susuzluğu giderecek ab-ı hayat arıyorum
Sevgim, sevdam, aşk-ı harım; çöle düşmüş sürünüyor
Yollarıma ışık saçan yüce âyât arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…


Gönül kabımı doldursun, ilim, irfan, feyiz ile
Selamete kavuştursun, meccanen çekmeden çile
Arz eylesin bu dikeni, çölü ihya eden güle
Sessiz sakin bir kuytuda, nazlı feryat arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…


Hayatımda hep yanımda, memat’ımda da salımda
Sorgu ve sual anında, bulunsa kuru dalımda
Karanlık dar makberimde, sıkıntı saran halımda
Boş söz değil ışık saçan, edebiyat arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…


Mahşer günü yüce mizan, kurulunca herkes için
İyi ve kötü işleri, sorulunca der-des için
Neyi nerde nasıl yaptın, denilince neden niçin
Hesabı kolay olacak, evveliyat arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…


Sırat köprüsünden geçiş sırasında ışık tutan
Coşmuş gelen cehennemi, halis gözyaşıyla yutan
Rahmet çıkaracak susuz, halsiz, mecalsiz buluttan
Sade rıza için olan, has tahiyyat arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…


Cennet kapısında bekçi, Firdevslere ışınlayan
Havsı Kevser den gönlüme gül suyu gibi damlayan
Cemal-ı rüyet anında, heyecanımı anlayan
Olgunlaşıp ermiş artık, kemâliyat arıyorum
Hicret gibi nur’u dolu, bir seyahat arıyorum…



Garibi-Salih Yıldız…….04.09.2009







.