4
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1101
Okunma
Bir seher vakti
Çalar kapımı elâ gözlü mihriban
dururum uykulu gözlerle kapı eşiğinde
kan çanağı gözlerimde çalkalanır kan;
doğum sancısı,
şefkat doğuruyor yüreğimde
nefesimde durur yutkundukça zaman.
Kan düşürür yüreğime helecan
Göz, ten, dudak, ne güzel duruyor karşımda
en güzel yaratılan
işte karşımda
işte mihriban
Mihriban;
Rüyâda düştüğüm sahraların
elâ gözlü ahûsu!
Mihriban;
saçları parıl parıl, kızgın kum gibi
emektar sinesinde güneşi s/aklar
kumlar yanar, parlar saçları
eritir çölü mum gibi
Rüyâdayım;
kumlar yan/ar,
avuçlarım kan/ar.
parlar saçları,
dokunamam
alevden saçlara
Mihriban kapı eşiğinde, ben sahradayım
dokundu göz bebeğime bakışı
düştüm iki kirpik arası uzun bir yola..
Mihriban;
dilsiz bir ahû, her sözü sessizlik!
her kelimesi ağır bir darbe, susmayan gözlerime
Mihriban;
Cebelitârıkta bir nefes!
Mihriban;
soluğun ciğerinde kırık bir cam
süründükçe ellerine sızıyor
haykırışımdan ılık ılık kan
Mihriban;
sarhoş dudağın Allah demesi
döküldükçe günah kulun af dilemesi
Mihriban;
aşığın gönül kıblesi
veysele emanet Rasul cübbesi
Mihriban;
bembeyaz güvercinler kadar beyaz bir tüy,
en mahrem yerinde kalbimin
koptukça kopuyor elleri kalbimin
Mihriban;
halvette naz, aşığına gecenin
gecenin başladığı yerde
Mihriban;
penceremde titreşen ayazın
pervazlara işvesi
Mihriban;
pervazda çırpınan güvercin
Mihriban;
şuh bir melek, cin
kanatlarında ürperir içim
kanatlanır uçar gider
uyanırım
kan ter içinde ten/im.
mihribanla dolmuş
teni kaybolmuş
bedenimm...
Bilal AYDIN
24 - ağustos - pazartesi ...
5.0
100% (4)