Göklere ölümsüzlüğü yazalım,
Toprağı temelden kazalım,
Hergün eğlenip azalım,
Tatlı suda yüzer; hadi atla, sazanım!...

Av ile avcı birbirini tamamlar,
Tıpkı mevcut tas ile hamamlar,
Öte dünyaya bilet satar hahamlar,
Malı mülkü mezara götüremez ki yamahlar...

Ölüm gelirse derim gönülden hoş gelir,
Beyhude geçen nice ömürler, bana boş gelir,
Terler akar iken oluk oluk bedenden zor gelir,
Toprak oldum derken, ölümsüzlük tacı gelir...

Bir damla su bile dolaşırken evreni,
Işıktan mahrum etme doğal çevreni,
Asil lehine neden kullanmazsın çeneni,
Tokat diyarından getirip yersin hibe çemeni...

Işık olacaksa yakarım bedenimi,
İnsanlık adına açıklamam nedenimi,
Var git kalbinin aşkına al bedenini,
Mutlak son isteyince gerekçeli açıkla nedenini...

Çıkar dediğin şey,
Yalan ile olunmaz bey,
Atıl kullanılıyorsun dikkat et hey,
Makamı belirler, şarkıdaki üstad ney...

Bozacı ile şıracı olunca şahit,
Hakim önünde canlanmış lâhit,
Bunu gören kör ve topal vahit,
Unutmuş, asil ile asaleti sanmış şehit...

Dalıp gitmişiz denizin en dibine,
Kısmet diye balık avlarız bine bine,
Kaşar peynir diye süzeriz yoğurttan cibine,
Emek ile ekmek kol kola gidecek midenin dibine...

Şıklık yarışına giren doyunsuz karunlar,
Hurmanın değerini bilmez iken harunlar,
Gelecek adına kıvranırken torunlar,
Herşeye evet diyen var; işte budur, yaşayan ölüler!..