12
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1416
Okunma
Bugün, yüreğime bastım kaya tuzlarını
Eyüp misali yaralarımdan sabra yatarım
Can simidimi denize attım, sebepsiz yere
Şimdi; derinlerde, battıkça batarım
Zülfüne yuva kurduğum karanfilim
Seferler başlar her gün yeniden uzaklara
Ferhat’ın deldiği dağın yamacından akar sularım
Şimdi; yollarda geldikçe gelenim
Boğuluyor düğümlerimde sevdalarım
Ağlarken karanfil çiçekleri, yaslı yaslı
Güneş batıdan doğuyor, uzaklarda, çok uzaklarda
Şimdi; ben, doğuda battıkça batıyorum
Köprü altını karartmışlar, sulara karg oluyorum
Küf kokan geçmişimle trenlere biniyorum
Kürek mahkumu düşer sol yanım
Şimdi; sen, diye müebbet hava soluyorum
Meydanlar direniyor susuz karanfillerle
Şirin elleri havada Ferhat’tan su umuyor
Dillerde dualar yar dilinde
Şimdi; filler Kabe’ye geliyor ebabillerle
Derin bir kuyu, sevgilerde uyuyor
Semada bulutlar, rüzgarlarla gezerler
Su akar çeşmelerde, buz gibi soğuk
Şimdi; tüm bulutlar, ağlıyor, can oluyor
Ay hilale vardı, gökyüzü şenlendi bugün
Mehtap düştü, şafak doğuyorken
Haleler bırakıyor gökyüzü, batıyor güneş
Şimdi; can atıyor yüreğim, olsun düğün
Ve, sen, ey güzel karanfilim, yar öbeğim!
Dağıt efkarını, yasla yüreğini yüreğime
Sen, yazılmamış destanın assolisti
Sabırla sol yanına karanfil ekeceğim
Ve, sessizce yanında kıvrılıp öleceğim
26-07-2009 Hayrettin