Tırmanırken hayat merdivenlerini
Ömür törpüsünü tüketirim azar azar
Kırbaçlarla çalar saatlerim ileri, geri
İrem bağlarında hayallerim gezinir
Gerçekler dört mevsim, en çokta zemheri
Kışta sıcak basması,yazın üşümeye durmak
Hayat bu; bazen çok güzel, bazen de ucube


Gönül sayfama açılırken kapılar
Yok eder geçmişten aşina yüzleri
Filmin kopmasıdır dilimdeki kaygılar
Sevgiler doğurur bende sevdikçe karagözlüm
Züleyha’nın saç yolduğu yeşil bağda
Keyfiyete nasipmiş sevgide çöl olmak
Kalpteki harsız sevgi ucube


Bir nehir gelip geçer uğrağından geçtiğimiz yıllarda
Tımarlık eşekler dolaşırdı boz kırımda özgür özgür
Karabasan çöken sevda yollarında sefilken
Kırılırdı su testileri su yollarında bir bir
Gözlerim bakardı sarmaşık dallarının gizemli boşluğuna
Gölgesi olmayan kara resimler gibi
Görüntü bozuk, mercekler ucube


Şimdi; sinsi depremler vurmuş şehrime
Talan edilmiş tüm sokakları
Yar diye akan tüm ırmaklar yıkarken sana çıkan tüm yolları
Koyu dualar düşer dillerimden adına
Sarayına konan baykuşlara inat niyazlarda dilim
Dualar kabul olunca bayramdır şimdi
İcap olunmayan dua ucube


Tozlanmış harflerden küflü kelimeler yazıyorum
Cümleler döküyorum karanlığa diz çöken
Fildişi kuleler kuruyorum geleceğe
Sarsılıyor tenim irkilirken dizelerim
Duygular çöküyor denize dalan ırmaklar gibi
Doluyor yüreğime yontuk yontuk kıtalar
İçinde sen olmayan şiirler ucube


Hadi yar! dön şehrinin sokaklarına
Yele verdim tüm hayatın ucubelerini
Ellerimle imar ettim senin sokaklarını
Araladım şimdi tüm çakıl taşlarını, ellerimde karanfiller
Ismarladım gönlüne yıllanmış sevgilerimi
Güneşime yönel, yıldızları geri bırakarak
Dön de gel, şimdi; uzat ellerini…


25-07-2009 Hayrettin