"Bir tutam karanfil attım ağzıma,
Ölüm kokusunu bastırsın diye,"

Korkusunu değil kokusunu bastırsın diye. Yaradan zamanından önceki sonsuz ayrılışlardan korusun sevgili Arslan'ımıza. Zamansız sonsuz sukünetler ürkütücüdür. Öyle bir zaman olur ki, karanlık bir kuyuda asansör gibi iner çıkarsın. Örneğin by/pass ameliyatlarında. Bir ışık topu sizi o kuyudan geri iter daha da yaşayacaksın diye. Adeta İsrafil'in sûr borusu hemen üfürülecekmiş gibi. Böyle bir zaman da tüm geçmiş gözler önünden saliselik fakat uzun bir film gibi akar gider. Şairin "Geçmiş ve gelecek karıştı birbirine" deyişi kabilinden.

Yine söylediği gibi şairin; karmaşık benlik kalkar dansa. Bu dansın fonu hayatın buruk ıslığıdır.

Öyle bir anı ani bir olguda yaşarsın:

"Titrek dudaklarımda gülümsemeler,
Selam verdim,hoşgeldin dedim,
Uzun uzun baktı yüzüme,
Kararsızlığı nedendi, bilemedim"

dersin ve o anın dizelerle tablosunu çizersin. Selam verirsin, hoşgeldin dersin korkusuzca. "O" bakar yüzüne. Kararsız kalır o insanın yaşama enerjisi karşısında.

Sevgili Esel Arslan.
Her ne olduysa sağlıklı, huzurlu uzun bir ömür dilerim.
Sevgili Esel Arslan'ımız,
Lütfen.
Lütfen.
Lütfen.
İyi bakınız kendilerinize. Bizler bu memleketin değişik şehirlerinde olsak da bir bütündür şu yaşadığmız günler. Böyle şiirler dile düştükçe bir dostun bırakacağı öksüzlükler gelir aklımıza. Gözlerimiz buğulanır.

Şiirden şimşeksi bir hüzün duydum. Sonra rahatladım. Tarancı'nın şiirleri düşkü aklıma.
Bu şiirin altında Beyatlı'nın Serviler altında yatan İranlı şair Hafız için yazdığı Rintlerin Ölümü adlı şiiri nazarlık olarak bulunsun:

RİNDLERİN ÖLÜMÜ
Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;
Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış
Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar;her gece bir bülbül öter.

Rintlerle ilgili üç şiirinde Yahya Kemal Beyatlı Rint sözcüğünü kalben ve ruhen dünya nimetine önemsemeyen kutsal ruhlu insan olarak algılamış ve dillendirmiştir. Sen de kalben candan bir insansın Esel Arslan. Serin serviler altındaki yaşamın bu dünyada uzun ve huzurlu sürmesini dilerim.

Peki bu denli konuştuktan sonra Münir Nurettin'in segah bestesi gönüllerde pelesenk "dönülmez akşamın ufkundayız" olarak bilinen Rindlerin Akşam adlı şiir buraya konulmaz mı?

RİNDLERİN AKŞAMI
Dönülmez akşamın ufkundayız. Vakit çok geç;
Bu son fasıldır ey ömrüm, nasıl geçersen geç!
Cihâna bir daha gelmek hayâl edilse bile,
Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.
Geniş kanatları boşlukta simsiyâh açılan
Ve arkasından güneş doğmıyan büyük kapıdan
Geçince başlıyacak bitmeyen sükûnlu gece.
Gurûba karşı bu son bahçelerde, keyfince,
Ya şevk içinde harâb ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lâle açmalıdır göğsümüzde yâhud gül


Son faslımız hep birlikte daha uzun sürecek ey Esel Arslan. Son bahçelerimizde daha yeterince gezmedik. Bu şarkıyı bu şiirden sonra ilk dinlediğinizde benim için de bir bardak kutsal sulardan yudumlayıverin.

Sonra.
Rindlerin Hayatı da bulunuversin burada, seri tamamlansın.
RİNDLERİN HAYATI
-Halide Edib'e, sanatta ve fikirde ulvî varlığına derin hürmetle.

Bazen kader, gelen bora hâlinde zorludur ;
Dağlar nasıl bakarsa siyâh ufka öyle bak.
Ba'zan da cevreden nice bir âdem oğludur,
Görmek değil düşünmeğe bigâne kal! Bırak!

Dindâr adam tevekkülü, rikkatle, herkese
İsa'yı çarmıhında, uzaktan, hatırlatır.
Bir arslan esniyor gibi engin vakar ise
Rind'in belâya karşı kayıtsızlığındandır

Ne diyor bu şiirinde Beyatlı: "Bir Arslan esniyor gibi engin vakar ise/Rind'in belaya karşı kayıtsızlığındandır"
Esel Arslan'ımız.
Diyeceklerim bu kadar.
Sağlık ve mutluluklar dilerim dostum.