Ey Türkoğlu dinle beni, Kanma batı yalanına, İyi dinle anla beni, Kanma batı yalanına.
Jöntürkleri kim kandırdı, Sabbah gibi inandırdı, Doksan derece döndürdü, Kanma batı yalanına.
Hürriyet eşitlik dedi, Bazıları benimsedi, Gök sultan Hamit’i yedi, Kanma batı yalanına.
Şimdide birlik masalı, Kurt ile koyun misali, Hem birlikli hem yasalı, Kanma batı yalanına.
Unuttu mu dans işini, Üç yüzyıl sıktı dişini, Altına yaptı çişini, Kanma batı yalanına.
Hazırladı tuzakları, Yakın etti uzakları, Çok yağladı kızakları, Kanma batı yalanına.
Türkçe konuş Türkçe düşün, Biraz kolaylaşır işin, Türk malından olsun aşın Kanma batı yalanına.
Öz Türkçe dır senin dilin, Hiç kimse bükemez belin, Bürüksele çıkmaz yolun, Kanma batı yalanına.
Yolun bir birlikten geçer, Turanî dirlikten geçer, Kuvvet iş birlikten geçer, Kanma batı yalanına.
Sen kendini hakir görme, Ecnebiye değer verme, Eski düşmana yol sorma, Kanma batı yalanına,
Oğuz’um Müslüman Türk’üm, Hiç kimseden olmaz korkum, Çalmalı genç Osman türküm, Kanma batı yalanına.
14.06.2009 OĞUZSOYLUM
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Türkçe konuş Türkçe düşün, Biraz kolaylaşır işin, Türk malından olsun aşın Kanma batı yalanına. tek kelime harika şiir.Yüreğine sağlık ay yıldız yürekli şair
Bizim kuşak biraz mesafelidir.., Sizin kuşakta kim diyebilirsiniz… 68 kuşağı değil.. Ama 12 Eylül sabahı ne olduğunu anlayabilecek kadar aklı eren kuşak… Hani üzerinde gri elbiseyi gördüğü devlet görevlilerinden korkarak kaçan o sıkıntılı yılların çocukları… Hep şuur altında “yaramazlık yaparsanız sizi polis amcalara veririm” sözleriyle terbiye edilen o nesil işte.. Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Emniyet Müdürü sayın Dr. Ali Yılmaz beyin projelerinden birine eşimle dahil olduk. Bir eğitimci olarak devletin kurumları ile halkın barışması nasıl olabilir diye uzun yıllar düşünmüşümdür. Ama gördüm ki Gaziantep Emniyet teşkilatı bunu gerçekten başarmış. Uluslar arası Polis Teşkilatının toplumun değişik katmanlarındaki meslek erbabı ile gerçekleştirdiği iki günlük Suriye gezimiz son derece verimli geçti. Devlet hizmetinde 25 seneyi bitirip 26. seneden aylar aldığım şu günlerde gerçekten polis teşkilatını yeterince tanıdığım söylenemezmiş. Bunu seyahatimiz esnasında daha iyi kavrama imkanımız oldu. O çatık kaşlı, sert bakışlı polis üniformalarının altında ne sevgi dolu yüreklerin olduğunu gördük. Gerçekten de büyüklerin tespitleri yerinde. Kişiyi tanımak istiyorsanız ya onunla alışveriş yapın, ya birlikte yemek yeyin yada seyahat edin sözünü sosyolojik bir gerçek olarak test etme imkanına sahip olduk. Seyahat mı… O ise gerçektende “etrafımızın düşmanlarla çevrili” masallarından uyanmamıza sebep oldu. Nasıl mı? Bizim kuşak; “Ne Şam’ın şekeri Ne Arab’ın yüzü” tekerlemeleriyle yıllar boyu yetiştik. Sanırım bunda birazda bilinçli olarak “abi” yada “baba” pozisyonundan “düşman” meydana getirmek isteyenlerin nakış nakış dokuduğu düşmanlık halitasının etkisi büyük olsa gerek… Birkaç yıldır, hatta son yıllarda ezberlerimiz bozuluyor. Bize yüzyılın başında öğretilenlerin bilgi çağında doğrular olmadığını en azından öğrendik. Yani ezberlerimiz bozuldu. Geçtiğimiz günlerde gecikmiş, çok değil 90 yıl önceki eyaletimiz Halep ile Şam seyahatlerimiz oldu. Şam da ne şeker gördüm. Nede yüzyıllar boyu kardeşimiz olan Çanakkale de kendi topraklarından kilometrelerce ötede vurulup tertemiz alnından uzanıp yatan Arap kardeşlerimizin o bize ezberletilen sevimsiz yüzünü gördüm. Ama bir şeyi çok net gördüm. Arap kardeşlerimizin içine sızarak yıllarca onlar gibi giyinip onlar gibi olmaya çalışan İngiliz Casusu lawrense’nin zihinsel iğfal ettiği, Suriye topraklarında-bugün bir başka Arap ülkesi Irakta Amerikan askerlerinin olduğu gibi- dünde Suriye de masum Müslüman kanı akıtan Fransız’ın yakıp yıktığı topraklarda bugün bir başka Arab’ın yüzünü gördüm. O yüz bize öğretilen yüzden çok farklı bir yüzdü… ”Osmanlıyı İngiliz’in, Fransız’ın entrikaları ile “emperyalist”, “işgalci” yaftasını vuran Şam’ın-Haleb’in çocuklarının torunları, tıpkı “bizi arkadan vurdular! Hainler!” tanımlamaları ile bakan Osmanlı çocuklarının torunlarıyla kucaklaşırken yapılan karşılıklı hatalardan ders almışa benziyorlar. Abisini bilmeden öldürdükten sonra başında ağlamasını bile beceremeyen Arab dünyasında bugün “abi” pozisyonundaki Osmanlının torunlarından tarih sahnesinde bir özür borcudur kitaplardan bu yıl kaldırılan Osmanlı ve Türkler aleyhindeki ibareler.. Son yıllarda Türk dış politikalarındaki İsrail ve Amerikan eksenli “Komşularınız sizin en azılı düşmanlarınızdır” ezberlerinin komşularının dünün tebası olduğunu hatırlayan mazi hafızasını kaybetmiş neslin yeniden şanlı mazisini hatırlayarak kardeşleriyle kucaklaşırken ince bir özrüdür… Yine “emperyalist” diye adlandırılan Osmanlının kültürel mirası olan tarihi eserleri restorasyon kapsamında tamir etme girişimleri de bir başka Osmanlının torunlarından özür dilemenin farklı şeklidir. Hepsinden önemlisi caddesine, bulvarına Türk isimleri verme yarışı ile Türkiye’deki belediyelerle kardeş şehir uygulamaları da iki kardeş ülkenin halklarını birbirinden ayırmak için döşenen kültürel mayınlar da tıpkı maddi mayınlar gibi temizleniyor. İnşallah Şam Emevi Camiinde on bin kişiye asrın başında hitabeden o büyük alimin ifadesiyle” öldürdüğü kardeşinin başında ağlayan İslam ülkeleri “basu badel mevt” hakikatini (yeniden dirilmek) günümüzde mucizevi şeklinde yaşıyor ve yaşayacak.Ümitvar olmamak için hiçbir sebep yok.Çünkü artık ezberler bozuldu.. Osmanlı coğrafyasında en çok merak ettiğim şehirlerden biridir Halep ve Şam. 3 kıtaya bugünkü dünya haritasına bakıldığında 36 devletin sınırlarını oluşturan ecdadımın hakimiyet alanı benim hep ilgimi çekmiştir. Bu ilgi dünün bizim hatıralarımız, bugünümüzün gerçeğimiz olduğu hakikatinin hatırlanması. Bu hakikatin geleceğimizi süsleyen ideallerimize, rüyalarımıza, hayallerimize ışık tutacak olmasıdır. Eğer Türkiye mazisindeki muhteşem günlerini arzuluyorsa geçmişi onun için önem arzetmekte. Sınır illerimizden biri olan Gaziantep ilimizde her yıl tertip edilen Suriye gezisini ilk duyduğumda oldukça heyecanlanmıştım. Heyecanım büyük ölçüde yukarıda ifadesini bulan duygu ve düşüncelerimi hayata geçirmenin yanında mazi köprüsü üzerinde geleceğe bakabilmek açısından önemliydi. Manevi havayı teneffüs etmek isteyenler için ziyaret edilecek çok yer var, Suriye’de. İslam tarihinin ilk dönemlerine ait camiler, medreseler, birçok İslam düşünürü ve sahabe ile ilgili türbeleri görmek mümkün olmaktadır. Ayrıca İslam öncesi diğer inançlarla ilgili birçok esere de rastlayabilirsiniz. Suriye"nin her tarafı adeta tarih ve kültür kokuyor. İslam kültürü kadar eski roma, yunan kültürünün izlerini de taşımakta. Şam’ın aşk ve gözyaşı anlamına gelen ismini Şam gezisini tamamladıktan sonra daha iyi anladım.Ben bu aşk ve gözyaşına birde hüznü eklemek isterim.Evet Şam gerçekten bir Aşk şehri…Ama orada mecazi aşk değil hakiki bir aşk gizli..Başınızı nereye çevirseniz Allah aşıklarını görürsünüz..Selahaddini Eyyübiden,H.z Yahya,Hz. Hasan,Hz. Hüseyin,Caferi Sadık,Muhiddini Arabi,Bilali Habeşi ve daha sayamadığımız binlerce sahabi,Allah Aşıkları bu şehre Aşk şehri dedirtiyor… Evet Orada gözyaşı var..Peygamberimizi dünyada en çok sevdiği iki torununun kesilmiş başları…Hz. Yahya peygamberin Emevi camiindeki başı…Peygamberimizin torunlarının sevgili kızları… daha nice elim olaylara maruz kalmış ehli beyt kabirleri..Bugün bile gözyaşının sel gibi aktığı mekanlar.. Evet Şam bir hüzün şehri.Her köşesinde Sultan Abdülhamid Hanın, Kanuninin,Yavuz Sultan Selimin eserleri..Öte yandan son Osmanlı Padişahının ortada kalan naşı ve bugün vatan topraklarında mahzun kabri… * ÜSDADIM KUTLARIM LEZETLİ BİR ŞİİR TEBRİKLER PUANIM TAM SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
Türkçe konuş Türkçe düşün, Biraz kolaylaşır işin, Türk malından olsun aşın Kanma batı yalanına.
Öz Türkçe dır senin dilin, Hiç kimse bükemez belin, Bürüksele çıkmaz yolun, Kanma batı yalanına.
İnsanın öz dilini konuşması kadar güzel birşey olamaz. Dil birliği, kültür birliği, inanç birliği gibi öğeler ulusları ulus yapan bütünleştirici öğelerdir. Ancak bu durumu ırkçılık havasına büründürmek son derece yanlış ve çok tehlikelidir. İnsanlar özünü kaybetmeden başkalarından da iyi şeyleri alarak gelecek yaşamını düzenlemelidir. Kültür kaynaşmaları da böylelikle zenginlik kazanacaktır. Sevgiler gönderiyorum dostuma.
Türkçe konuş Türkçe düşün, Biraz kolaylaşır işin, Türk malından olsun aşın Kanma batı yalanına.
Öz Türkçe dır senin dilin, Hiç kimse bükemez belin, Bürüksele çıkmaz yolun, Kanma batı yalanına.
- Tedbir bizden taktir Allah'dan olmalı her zaman dost sandıklarımıza güldürmeyelim kendimizi dünyanın gözü üstümüzde her geçen yıl selam ve saygılarımla hocam
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.