Dün gece; sendin, benim gözlerimde, yosunlarla süslenen
Akıyordu sularım, çağlayanım yaslı yaslı
Kaybolmuştu zaman, günden yarına taşınan
Korunaklı cümleler; düştüm yüreğime dokunan
Adı; vurdu dilime, söylemem gerekli…
Bir, fırtına koptu, alevlerdi okyanusta yüzen
Her şey açık ve her şey saklı…

Buz dağının efkarı vardı, kıyısında okyanusun
Firkateynler beslenirken kapısında
Dallarda açardı çiçeklerini en büyük saksı
Toprağında, hüzne tutulur kıyılarım, dalgalardadır nağmen
Aşar gider , okyanusta sularım
Sen, doğarken güneşlerim, yosunlanır gözlerim, en yosunlusundan
Şafağa yatan leylak çiçekleri açardı gözlerimde
Sense; bir, el den, bir, ele tutsaktın
Ömrüm; ömrünle başlar bir gerçeğe…

Şehrinin sokakları karardı, yıldızlarsa çok uzak
Mis kokularını vermiyor erguvanlar
Karanfiller karardı, gönlüme açmayacak sensiz
Gel örtüsüne dokunduğum, ellerimde gül
Hicran bulur serçe yataklarını
Hazır değil korlanan alevler mateme
Bir top mermisi kalkar bu gün namlusundan sevdanın
Menzili ağır ağır dövmekte gülleler
Virüs düşen bağıma, çarpar okyanus dalgaları
Yorgun düşer sol yana sancılar

Cenge düşer azimler, sarsılır düşman kaleleri bir bir
İsyan başlar içinde mevsimlerin,
Zemheriler yaz çalar derinlerde,
Öne atılır kalbimin akıncı kanadı, vurarak kahpe tezgahlara
Bir, damda buluşur sevdanın ikna sörfleri
Tutuşturur İbrahim i ateşleri, serinletir yananları
Gül bahçemin uzak mukimi, işve nazım, kara gözlüm
Hadi dön de yatıştır senlerimi

Dar düşerken dünya üzerime
Yaylımları alır gözlerden, yosunlarını sevdan
Patikalar geçit vermez, haylaz dağlarda güvercinlerime
Mahşerin en serin gölgelerine düşer ateşin
Cennetine yasla bıraktığın elleri
Gelirsin yüreğime kıvırcık beyaz gülüm
Vuslatın gönlüme dil düşürür, budur arzuhalim
Gelişinde sen, ellerinde ben,
Her yer sen, her şey sen,
Biz bekleriz… doğan her günün sabahını

‘’’Sabır gerçekleri görmenin ve murada ermenin en büyük anahtarıdır’’’
27-06-2009 Hayrettin