7
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1319
Okunma

Yapraklar da verdi son demini
Yok yerlerinde birer ikişer düştüler
Tutundukları dallar yok artık
Benim yorgun halim geldi aklıma
Yürek suskun dil perişan
Akrep gibi akıttım zehrimi içine
Yan tutuş kavrul
Ama nafile düştüler bir kere
Seneyi mi beklemek gerek
Tekrar çiçek tekrar tohum
Varmı ki zamanım o kadar
Tutun elimin derisini
Bir kağıt mendil örneği
Birden yaşım geldi aklıma
Yürek suskun dil perişan
Susmak gerek biliyorum
Olmak kadere razı
Bilmek hep yerini
Bugün de dün gibi
Asırlık duvarlarda lahit
Frenks taşı, altın kakmalar,
Büyüktü gözümde bende misali sevgin.
Zapt-ı niyaz ettim gökkubbene
Mabet yıkık.
Yüzükoyun.
Diz üstü her bir şeyin
varolmak ne mümkün
Kendimden başkasıyla konuşmayı yasakladım kendime.Günü
geçmiş acıklı öykülerimi; kendime anlatıyorum. Çatıyorum sağa –
sola daha da çatık kaşlarımı. Çatıyorum yaşam çadırımın
darağacını.
Gökkuşağından yaptım uçurtmamı
Heyecanla savurdum, ipek bedenini,
Döneceklerine inandım
Mavi semayla seviştiler,
Yine yaşadım aldatılmışlığımı
Vurulmasaydı uçurtmalarım göğün şehvetine,
Dönerlerdi belki.
5.0
100% (2)