Kaç şehir gezdim,kaç şehir sevdim?
Ne adresim belli,ne de sevenim.
Hayatlarımızı böldük,
Küçük küçük;
Daha iyi yesinler diye.
Cinayetler saydık deste deste,
Savaşlar seyrettik koltuklarımızda,
Elimizde bira,çerez,rehavet.
Kaçtım gece ormanlara,
Nihilist avcıları kovalıyor beni.
Ne kadarda zormuş merdiven çıkmak tek başına,
Herkes merdivenden inerken,
Çıktığım her basamakta ,
Bir cinayet işliyordum.
En yakınımdakini başladım öldürmeye.
Yürüdükçe öldürüyordum,
Öldürdükçe yürüyordum.
Biliyorum ben suçsuzum,
Eski yunandan başladılar,
Bana cinayet işletmeye,
Öldürmeyi öğrettiler.
Tecavüz ettiğimiz dünyanın değersiz uydusuna,
Taparken babaannem,
Bende düşümde bıçaklıyorum Ay’ı.
Gökyüzünden düşen kan damlasının
Sırrını tek ben biliyordum,
Sancı çekerken dünya,
Bilmiyordu doğuracağı piçleri.
Kaç savaş saydım penceremden,
Nasıl çıktım bu savaş tünelinden.
Sonra Olimpos dağına çıktım,
Gördüm:
Seyrettim böcekler şehrini,
Zengin kahkaha sesleri
Sanki yaylı göbekleri,
Tinerci cinayetleri,
Öldürme bahisleri,
Yasak aşk teşebbüsleri,
Ölü aşk meyveleri,
Rantçı iyilik melekleri,
Böcek taşıyan böcekleri,
Böcekçe böcek zevkleri,
Kaç tarih yazdım?
Çağların kapısını çaldım,
Kaç yalan saydım,
Renklisi,renksizi.
Kumdan medeniyetler gördüm,
Rüzgarla uçup giden.
Hayal evlerine girdim,
Ayılmayla yıkılan.
İçimdeki hayvanı evcilleştirdim,
Medeniyete katkı diye.
Aşkımdan vazgeçtim,
Aşk ölmesin diye.