1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1733
Okunma
Ufak, ufak, ufaktı sana dünya
Fırat Dicle sonsuz değildi ki
Uslu durmak şu daracık dünyada mecburiyetti.
Kurtlandık mı, kurutulduk mu anlamadık,
Hem yaşadık hem pişmandık.
Eskiler mi düşmedi yakamızdan ya da
Paklanmaya ihtiyaç duyduk da
İlk iş eski sularda mı yuduk kendimizi?
Yoksa tasma misali canımızı acıtsa da
İlmek ilmek tekrar mı doladık eskileri boynumuza?
Kurduk, koştuk ve durduk hep sonra; yorgunduk.
İşaret verilsin, Sur’a üflensin oldu dileğimiz;
Vakit en azından bize onikiyi vursun,
Altında kalmaktan yorulduğumuz sorumluluklar terazinin diğer kefesine konulsun.
Ruhlarımıza söylensin artık cennet-cehennem,
Iskalıyoruz ne de olsa hayatı hep bir yerlerinden.
Naçar bekliyoruz, bekliyoruz,
yine yaramızın adına zaman diyoruz.