Morla beyazın güzel dansıdır nevruz Yeşili koluna takıp, dünyaya sunumudur Hayatı, doğanın nevruz; Çocukluğumu sevincidir, kara veda edişimde Kırlara koşup karın terk ettiği Dağ yamaçlarında topladığım Çocukluk arkadaşlarımla paylaşımındır Bahara selam verişidir sevincimin nevruz
Altay dağlarından arala akan kaynak sularının Vadilerini süsleyen kır çiçekleridir nevruz Türk soyunun yeniden dirilişine rehber bozkurttur Nizam vermek için yeryüzüne demir dağı eritişidir Türk’ün dünyaya dönüşürdü tarihimdir nevruz Hayata başlangıç, güçlüklere galip gelişin Dünyaya haykırışırı nevruz,
Dedem korkut destanlarında hünerdir, sözdür, Orta Asya’dan Anadolu’ya kurulan toydur, Geç kızların çeyizi, delikanlıların yavuklusudur Toydur bana, düğündür nevruz Kardeşliktir, mutlulukların paylaşıldığı Meydanlara coşkunun yayıldığı At sırtında ciritlerin atıldığı Düğündür, eğlencedir nevruz
Anadolu’da kilim, Altay’da halı, Aral’da bağdır Türkülere nağme, horonlara figürdür nevruz Türk’tür her motifinde, her toyunda Bahara selam verişimdir. Kardeşliği kucaklayışımdır, zayıfı koruyuşumdur, Dünyada haksızlığa karşı duruşum, Töremdir, geleneğimdir her rengimle Toprağımdır suyumdur her kentimle Eğlencemdir, benimdir nevruz ilimle töremle.
Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bir kanser gibidir gâflet ve ihânet, Turân Coğrafyası’nda... Vurmazsan eğer, vurulursun!
“Vur ey Türk, vatanın bakirlerine Günahkâr gömleği biçenleri vur; Kemikten taslarla, şarap yerine Şehitler kanını içenleri vur!”
Vahşi Batı’nın, Müreffeh Doğu’ya husûmeti târih ile birlikte başlamıştır. Doğu’nun gevherî dâima Batı’nın ilgisini çekmiş ve bu gevherî elde etme isteği Batı’nın daha da vahşileşmesine sebep teşkil etmiştir.
“Vur, Güzel âşıklar cenazesinden Kırmızı meşaleler yakanları vur, Şehvetin rakısına yetim sesinden, Besteler, şarkılar yapanları vur!”
Çirkin sûretiyle her sabah kapımızda beliren Vahşi Batı, hiçbir zaman Asya Halkları’nın içerisinden kukla medeniyet ve kültür çıkaramamıştı. Doğu’ya her esişinde Batı; başının üzerinde yıldırım gibi bir Doğu bulmuştu.
“Vur, katlin o kızıl sabahlarıyla, Vur zulmün o kanlı urganlarıyla, Dünyaya ölümler ekenleri vur! Bir kavmi iplere çekenleri vur!”
Doğu’nun töresi, Batı’nın çirkefliği karşısında dâima dimdik ayakta durmasını bilmiştir. Ahlâksızlığı kanunlaştıran Batı, Doğu’yu her zaman kendi çürümüşlüğünün müsebbibi olarak değerlendirmiştir.
“Vur, etten kemikten saraylar kuran O vahşi ruhları ezmek için vur, Dört büyük rüzgâra küller savuran O hain elleri kesmek için vur!”
Doğu’nun aslâ sarsılmayacağını er-geç idrâk eden Batı, saldırı sistemini ve mantalitesini değiştirmiştir; Asya Halkları’nı bizâtihî Asya Halkı ile yıpratmayı yeni strateji olarak benimsemiştir. Sistematik olarak kukla halk/halklar ve devletler yaratma uğraşına girmiştir.
“Vur, aşkın ve Hakkın zaferi için Vur, senden bak dünya bunu istiyor, Vur, yerde bak tarih senin seyircin, Vur, gökte bak Allah sana “vur!” diyor.”
Asya Halkları’nın çelik atlı süvârisi TÜRKLER’dir! Türkler yalnızca Asya’nın değil, Allah indinde tek din İslâmiyet’in ve diğer mazlûm milletlerin de hürriyet meş’âlesidir.
“Vur, senin darbenden çıkacak ateş, İntikam isteyen bir milletindir, Alnında doğacak kırmızı güneş, O senin ilahi hürriyetindir!”
Hoşgörü ve sevgi temelinde varoluş tutanakları, Doğu’nun her zaman baş belâsı olmuştur. Bu nedenledir ki “Özgülük” kavramını damarlarındaki kanları kadar aziz bilen Asya Halkları, tarihin her döneminde kendilerini acımasız ve lâin bir savaşın içerisinde bulmuşlardır.
“Vur, katlin o kızıl sabahlarıyla, Vur zulmün o kanlı urganlarıyla, Dünyaya ölümler ekenleri vur! Bir kavmi iplere çekenleri vur!”
Zûlmet karşısında direnebilmek için göğsümüzde bulunması gereken en güçlü silâh, ûmittir. Zaman içerisinde Batı’nın bütün kuklaları göğsümüzde yerle yeksân olacaktır.
“Vur, sende mukaddes hürriyet için Dünyanın diktiği bayrak için vur, Her dinin sevdiği adalet için, Her yerde haykıran bir hak için vur!”
İlmin merkezi, Doğu’dur! Cevvâl yaratılışları gereği Asya Halkları, dâima aklın süreğenliğinde dünyâya ışık saçmıştır. Kâinatı aydınlatmıştır.
“Vur, çelik kolların kopana kadar, Olanca aşkınla, kuvvetinle vur, Son düşman, son gölge kalana kadar, Olanca kininle, şiddetinle vur!” M. Emin YURDAKUL
İnsâfsız Batı’nın karşısında granit heykeller misâli dimdik durabilecek yegâne güç olan Türkler, yüksek ideâl, vasıf ve ahlâk âbidesidir.
Yüreginize saglık çok güzeldi Nerdeyse unutlumaya yüz tutan milli bayramımız olan nevruzu ilemeniz ne kadar güzel..Nevruz bayaramı türk milletine kutlu olsun...Saygılarımla...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.