5
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
902
Okunma
Yumuşak başın içinde;
Katılaşmış fikirler
Temiz bir merhametin;
Saçını okşayan sıcak eller
Mühürlü bir zaman içinde;
Özgürlük naraları
Çöl gecelerinde Leyla ile Mecnun aşkı
Gül kokuları sahipsiz bağlarda
Bütün duyguların köreldiği bir vakit;
Karşıma çıkar bir suret,
Siyah sakalından anlanılan
Bir heybet
Duyduğu aşk şarkılarına aldırış etmeden
Yüzükoyun uzanan bir vücut
Acısını toprağa gömmeye adamış bir insan
Yapı taşlarını eksiltmeden ilerleyen bir ölüm
Şekilsiz ateşin etrafında kümelenmiş insanlar
Ve bir çığlık karlı tepelere
Ölüm...
Acı bir sala boş mescidden
Eller tabutta,yürekler içine gömülü
Kerpiç evden yola çıkan tutsak ruh
Duyulmamış bütün ağıtlar zihinde
Herkes farklı,herkes
Donuklaşmış bütün çizgiler
Efsaneleşmiş sevinçlere artık son
Yukarısı karanlık toprak
Altı çamurlaşmış kafalar
Derin bir sessizlik
Çıt sesine hasret yürek
Ansızın kıyamet gibi bir kargaşa
Herkes ölüm gibi
Karanlık ve korkutucu
Her ileri bir adım
Geriye bir dönüş
Gözler etraftaki nesnelere takılı
Kırmızı, kıpkırmızı bir gül
Gitgide sevlanan bir yürek
Ey gül;
Dokunamam ben sana
Dikenin acıtsa;
Yavaş yavaş
Sızı;
Koyu,koyu
ince bir kan
Yürüdükçe izinden bir parça
Durdurulması mümkün olmayan bir diriliş
Sınırlara bir çit
Ah o sabah kokusu
Kahvaltı sıcaklığında bir sabah
Bilirim yalnızlığa ilk adımdır bu
Gözlere perdeler
Gerçekler yalan gibi
Bitmiş öyküler yeniden yazılmış
Çocukluğum ezilmiş ey gül
Karartılmış bütün sahneler
Aklımda kalan tek şey
Beyaz bir ev
Tül renginde bir duvar
Ve önünde çiçekli bahçe
Orayı düşledim;
Vermediler
Ruhumu gömecektim;
Olmadı
Gelecek biliyorum
Özlüyorum ve yanıyorum
Ey gül
Sevda düşümü karartma.