9
Yorum
1
Beğeni
5,0
Puan
2471
Okunma
8 mart 2009 pazar gecesi plan Mevlid Kandili münasebeti ile...
Mevlid kandiliniz mübarek olsun
............................BÜLBÜL............................
Kalplerde ki karanlık asumana yayılmış
Uzza, Menat, Lat gibi putlar kutsal sayılmış
Türlü türlü barbarlık denk tutulmuş mertliğe
Kızları katletmenin adı töre sayılmış
Acıma duyguları top yekûn terkedilmiş
Cemiyet fenalığa önceden sevk edilmiş
Ukaz Panayırında anlattı Kus bin Sâd’e
Dedi: “ Uyanın artık, dolmaya yakın vade”
Bir güneş doğdu fecre nurlu, Hira Dağından
Ayrıldı bütün yollar zaman ile birlikte
Kurtuldu beşeriyet zulmün karanlığından
Fevc fevc akıp vardılar nurun aydınlığına
Son verdi yüce Server asrın karanlığına
Başıbozuk cihana koca bir Sultan geldi
Yaşayan bedenlerde ölmüş ruha can geldi
Asılardır hedefsiz beşere, yol gösteren
Yanlışlardan doğruyu ayıran Furkân geldi
Maneviyat duygusu kalplerden kovulmuştu
Vicdanlar paramparça her yana savrulmuştu
Bahira’nın yaşları karışırken çöllere
Hakkın hasreti ile yürekler kavrulmuştu
O ne müthiş bir duygu, o ne biçim bir andı
Belli ki O Resul’ün geleceği zamandı
Sanki zaman durmuşta mekânlar değişmişti
Görünen bu vak’alar akıl almaz bir işti
Hira Mağarasında bir tefekkür hali ki
Beden, fikir ve ruhu atînin eşiğinde
Bu koca kâinatın elbet vardır mâliki
Karışmıştı zihinde eşyanın “var”ı “yok”u
Vahiy edildi O’na Rabbin adıyla oku
Kuraklıktan kurumuş çöllere yağmur geldi
Katılaşmış kalplere ebedi sürûr geldi
Kesildi baykuş sesi her taraf gül-zâr oldu
Bülbül nağmeleriyle âleme huzur geldi
Asırların ah’ı var mazlumların yaşında
Çile ile gam vardı katığında aşında
Cemiyet başıbozuk korku içinde herkes
Korkular küçük büyük herkesin bakışında
Zaman zamana gebe insan zamana mahkûm
Sona erdi karanlık sona erdi tahakküm
Bütün rütbeler eşit ha komutan ha nefer
Gönüllere yapıldı ebedi kutlu sefer
Bir nur parlayıverdi Kuaykıan dağında
Ona nazire yaptı Ebu Kubeys tepesi
Ayın iki parçası solunda ve sağında
Cehaletin babası “dedi ki bu bir sihir
Abdullah’ın yetimi göklere etti tesir”
Her zaman ümmet için yanan bir gönül geldi
Susuz kalmış çöllere misk kokulu gül geldi
Katılaşmış kalpleri ilahi nağmelerle
Nur dolu seherlere çağıran bülbül geldi
Kızgın çöller üstünde, terk edilen bir vatan
Her şey geride kaldı, onlarla giden iman
Habeş diyarlarında titriyorken Necaşi
Nurun zuhûru için demek ki geldi zaman
İslam’ın adı artık uzaklarda duyuldu
Vatanında esirdi, vatanından kovuldu
Bu ne çileli durum, bu nasıl bir imtihan
Ebedi kurtuluşun asıl kaynağı iman
Bir kutsi yolculuk ki tanımaz zaman mekân
Bilinmeyen haliyle Rabbinin karşısında
Fırsat kollayan için: “ işte en büyük yalan”
Koştular Ebu Bekr’e sordular “ nasıl olur ?”
Açıkladı fikrini “ O dediyse doğrudur”
Azap vadeden değil âleme rahmet geldi
Hakk’ın rızâsı için mümine gayret geldi
Mirâcdan döndüğünde O’nun ile birlikte
Ebedi kurtuluşa erdiren berat geldi.
Yaşlanmış yorgun dünya, yeni bir asra gebe
Zor ile tebliğ olmaz nerden bilsin Ebrehe
Bin yıldır yanan ateş, sönüverdi mum gibi
Ne bir anlam verildi, ne bulundu bir çare
Bütün bu hadiseler kimseye etmez tesir
Ha geldi ha gelecek o muhteşem misâfir
Yeni gelen dönemin duyuldu ayak sesi
Asra vuruldu damga günlerden pazartesi
İki zaman haline ayrıldı koca cihan
Savruldu dört bir yana ilk devrenin külleri.
Kâbe’de ki putlardı sadece geri kalan
Save çöle dönerken, Semâve coştu taştı
Kisrâ’nın burçlarıysa, yıkılmış birer taştı.
Eskimiş bu cihana yeni bir sîmâ geldi
Pas tutmuş gönüllere neşe ve safâ geldi
Zalimlerin zulmünden kısılmışken sesimiz
Mâverâ’dan duyulan ulvî bir sedâ geldi.
Yokluğuna alışmak yüreklere zor gelir
Sığamaz yere göğe, koca âlem dar gelir
Aşkın ile yanmayan, muhabbet beslemeyen
Sana gönül vermeyen, kim olsa ağyar gelir
Sendin cihanın nuru, karanlığı kararttın!
Sana bende ümmeti, yapayalnız bıraktın.
Teşrifleri aydınlık pazartesi günüydü
Yine bir pazartesi ayrılığın günüydü
Hakka vuslat haberi duyulunca bir anda
Yürekler alev alev gözlerde yaş sel gibi.
O andan itibaren Resul yoktu cihanda.
Yangın yerine dönen yürekler gamlı bu gün,
Neşe sevinç ve sürur kalplerden sürgün bu gün.
Aydınlık semamıza kapkara duhan geldi
Umutları solduran mevsim-i hazan geldi
Bir anlık şaşkınlıktan herkes kaldı çaresiz
Lâl olan dilimize feryad ü figân geldi
5.0
100% (1)