1
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1092
Okunma

Senin; uzun, sarı, deli saçların
Ulaşılmaz bildiğim, bam telime vurmakta…
O tezgâhlarda hiç bezi olmayan
Durmaya yüz tutmuş, his saatini kurmakta.
Saplarken zihnime kahverengi oklarını
Her biri bin bir davet bırakıyor
Küllere karışmış sevda ocağını
Üfleyip közleri yeniden yakıyor.
Fedaya zorlar dayanılmaz hallerinse
Bunca yılda kazanılan değerleri.
Hazır asker gibi dil; bütün taleplere
Takılmadan aşabilse eğerleri.
Sarı, uzun ve dalgalı saçlarınsa
Çaldırır eski(mez) bestelerden…
“Bitti” denen gönül fermanıma
Söz dizdirirsin terütaze güftelerden.
Git güzelim hadi git… Bir ümitle çağlayamam
Ufukta beliren bulutlar dağılır elbet…
Sonra pişman olup da karalar bağlayamam
Her ne olursa olsun, şu halden sonrası: Nedamet.